“Gizli eşcinsel tartışılması” çok tehlikeli bir tartışma ve bu tartışmalarda ön plana çıkartılması gereken şey nefret söylemi yayan cinsiyetçi kişilerin yatağa kimle girdikleri ya da giremedikleri değil! Zihniyetlerinin nasıl bir idoloji ile şekillendiği üzerine konuşmak lazım.
“Gizli eşcinsel misin” sorusu politik olarak bence çok yanlış bir soru. En önemli nedeni biz cinsel yönelim veyahut cinsiyet kimliğinin kişilerin iradesi dışında ifşa edilmesini de mahremiyet hakkının ihlali olarak görüyoruz ve bunun üzerinden politika yapıyoruz. “Masum” yurdum insanının ifşa edilmesi ne kadar suç ise Fatih Altaylı gibi birinin de cinsel yönelimi üzerinden bir şeyler sorgulamak o kadar suçtur.
Bir başka bakış açısı da eril dilin bahsettiği had bilmezliği neden kişinin cinsel yönelimine bağlıyoruz! Fenerbahçeli olmasına, 40’ını aşmış olmasına, atıyorum esmer olmasına, sünnetli olmasına, bekar ya da evli olmasına bağlamıyoruz!!! Neden ilk aklımıza cinsel yönelimi geliyor? Yoksa biz de erkekliğinden vurarak belaltından dalmış mı oluyoruz? Örneğin faşist bir adama “yoksa sen Kürt müsün” ya da “Ermeni misin” soruların sormayı ayıp sayıyorsak, (ya da gizli kürt müsün diye soramıyorsak zaten) eril dilin cinsel yönelimle ilişkisini bu kadar rahat nasıl kuruyoruz?
Gizli eşcinsel mi? Sorusunun arkasında aslında açık olarak yaşamayan ya da yaşayamayacağını düşünen eşcinsel, biseksüel ve trans kadın ve erkekleri de hafiften inciten bir durum var. Ayrıca “açık olma” haline fazlaca bir yükleme yapıyoruz. Cesaretli, cesur, mert, açık sözlü gibi bir yükleme yapıyoruz. Valla açık olmanın matah bir yanı yok sanırım bunu belirtmek gerekiyor.
İkincisi olarak da burada gizliliğe tam da Türk Dil Kurumu’nun “ibne” olmanın sözlük anlamına verdiği bir yüklemenin yapılıyor olmasından endişe ediyorum.
“Sözüne güvenilmeyen” kişi olmasına gönderme yapmıyor muyuz? Bu bildik, hepimizin alışık olduğu homofobinin ve transfobinin tezahürü değil mi?
“Sözüne güvenilmeyen” kişi olmasına gönderme yapmıyor muyuz? Bu bildik, hepimizin alışık olduğu homofobinin ve transfobinin tezahürü değil mi?
Gizli eşcinsel tartışmasının arkasında altı çizilmesi gereken ve düşmemek gereken iki tuzak daha var:
Bu tuzaklardan birincisi gizli eşcinsellerin (ibnelerin) kadın düşmanı olduğu üzerinden genel olarak eşcinsellerin kadın düşmanlığı yaptığı, kadınlarla rekabet halinde olduğu bilgisi sanırım bu coğrafyada özellikle LGBT bireylerin örgütlenmesi ve feminist hareketle kurduğu ilişki ağları üzerinden kocaman bir yalan olduğunu gözler önüne sermekte.
Bir başka yerden bakacak olursak da, “heteroseksüel” erkeği aklamaya, ibneyi ise boklamaya devam etmiyor muyuz. Eşcinsel bir erkek olarak ben de tam da tersi bir yerden “hetero beyinli” bir erkek olduğunu söyleyebilirim, yazarım. Ancak farkındaysanız cinsel yönelimine ya da kiminle sevişmek istediğine değil zihinsel arka planına bir gönderme yapmayı tercih ediyorum. Ve yazarın gizli ibneliğinden dem vurana kadar pek ala heteroseksist, cinsiyetçi, faşist gibi nitelendirmeler kullanabiliriz değil mi? Gizli ibneliği ile bunları yapmıyor mu ya da bunlardan rahatsız olmuyor muyuz?
Tabii bütün bu açılardan olaya baktığımızda aklıma bir soru geliyor! Kadın düşmanı yazarların cinsel yönelimlerinden emin olamayız ancak bunu ancak ve ancak gizli bir ibnenin yazabileceği düşüncesinin arkasında açıktan açığa bir homofobi yatıyor!
Nefret Cinayetleri sonucu öldürülen transeksüellerin katillerinin cinsel yönelimleri konusunda da benzer bir hataya düşebiliyoruz. Gizli eşcinsel olduğu için öldürdü diyoruz. Burada katilin cinsel yönelimi değil, öldürülen kişinin cinsel yönelimi ve cinsiyet kimliği ön plana çıkartmamız ve öldürülen kişinin nasıl bir ortamda öldürüldüğünün altını çizmemiz gerekiyor. Öyle bir ortamda yaşıyoruz ki, beraber yatağa girdiğimiz ya da her gün alışveriş yaptığımız bakkalımız bizim katilimiz olabilir. Çünkü cinsel yönelimiz ve cinsiyet kimliğimiz nedeniyle insan dışı varlıklar haline getiriliyoruz ve öldürüyoruz. İster babamız öldürsün, ister yavuklumuz ya da müşterimiz, bakkalımız. Bu yüzden öldürüyoruz ve burada bu ortamın altını çizmek gerekiyor.
“Gizli eşcinsel mi değil mi”, “nefret cinayetlerindeki katiller eşcinsel mi değil mi” tartışması bize halen eşcinselliğin bir mesele olarak tartışıldığını gösteriyor.
Bir mesele olarak tartışılması gereken şey ise, cinsiyetçilikle sıvanmış heteroseksüel cinsel yöneliminin nasıl heteroseksist eril bir dile, şiddete dönüştüğü.
Fatih Altaylı'nın bahsi geçen yazısı için: http://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli/605000-bastirilmis-escin... Kaos GL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder