İSLAMİ KALVİNİSTLER- Orta Anadolu'da Değişim ve Muhafazakarlık

Ezilenlerin Tiyatrosu-Augusto Boal

b_ezilenlerintiyatros

Mimarlığın Sosyal Forumu 2010Sonuç Bildirisi


Herkes İçin Mimarlık!!!
Başka Bir Mimarlık Mümkün!!!
Bu bildiri, 21-23 Ekim 2010 tarihlerinde TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından Ankara’da gerçekleştirilen Mimarlığın Sosyal Forumu 2010 etkinlikleri sonucunda benimsenmiştir.
Dünyaya 1973 krizinden sonra, Türkiye’ye 1980 darbesi ile dayatılmaya başlanan neoliberal politikalar, kapitalist üretim tarzının tarihsel dinamiklerini bir kez daha gözler önüne serdi. Sermaye, üretim fazlasını daha fazla kâra dönüştürebileceği yollardan yoksun kalınca mekânı “yeniden” keşfetti. İlk uygarlıklardan bu yana egemen sınıfların gücünü gösterdiği, politikacıların etkin bir şekilde tahakküm aracı olarak kullandığı kent mekânı artık tüm ağırlığıyla ekonominin merkezine oturmuştu.

Kürtçe Konuşma Zamanı

KCK adı altında açılan davada yargılanan Kürt siyasi kadrolarının Kürtçe savunma yapacaklarını açıklamaları ve bu tavrın kısa sürede birçok cezaevindeki tutuklu tarafından benimsenmesi devleti ürküttü. Ana dil talebinin “nerden çıktığını anlamayanlar” için hatırlatmak gerekir ki, Diyarbakır zindanlarında insanlık tarihinin az görülür işkencelerine karşın mahkemelerde Kürtçe savunma yapılmıştır.

Ayrıca unutulmamalıdır ki Kürt devrimci aydını Vedat Aydın’ın katledilme süreci Ankara DGM’de yaptığı Kürtçe savunma ile başlamıştır. Aydın bu davada bu tavrından ötürü mahkemeden de ceza almıştır.

Bu anlamda bugün Türk mahkemelerinin Kürtçe savunma hakkını yasaklamaları hükmü olmayan geçersiz bir karardır. Kürtler nezdinde hiçbir bağlayıcılığı da yoktur.

Kuşkusuz ilk defa bu kadar sayıda toplu bir Kürtçe savunma yapılması AKP Hükümeti’ni korkutmuştur ancak, Türk Devleti’nin soyunduğu kültürel soykırım politikalarının teşhiri açısından bu gereklidir.

Birinci sınıf yurttaş, birinci sınıf emekçi -Ferda Koç

      Kürt sorununu 20.yy'da olduğu gibi “siyasi demokrasi” ve “ulusal pazara sahip çıkma” kavramlarıyla tartışabilmek, çözümlemek artık mümkün değil. “Kürt sorunu” dediğimiz “ulusal sorun” bir “ezilen halk” sorunu ve ulusal sorunun “ezilen halk sorunu”na dönüşümü, ulusal sorunun proleterleşmesinden başka bir şey değil.
     AKP'nin “İkinci Kürt Açılımı”nın girizgahındayız.
     Birinci Kürt Açılımı'nın ömrü kısa sürmüş ve büyük bir “çiğlikle”, “taş atan çocuklar yasası”nı askıya alarak sonlandırılmıştı. 11-18 yaşındaki çocukları onlarca yıl hapse tıkma hukuksuzluğu, bu ters rüzgarla bir yıl daha sürdürülmüştü.
    “Girizgah”taki dalavereciliğe bakılırsa bu ikincisinin encamının birincisinden hayırlı olacağını söylemek güç.
     Bir yandan Öcalan'la “müzakere” yürütüyor gibi görünürken, diğer yandan Almanya'dan Suriye'ye, İran'a ve Irak Kürdistanı'na uzanan (artık kabak tadı veren) “kuşatma” gösterileri yapan ve PKK'den de ateşkesi seçimlere kadar uzatmasını isteyen bir hükümetle karşı karşıyayız.
     Belli ki bu “İkinci Kürt Açılımı”nın içeriğini, referandumda bordaladığı MHP seçmenini kaçırmadan Kürt seçmenini rehin alma siyasetinin “ince dengesi” belirleyecek. Erdoğan ne kadar “milli görüş gömleğini çıkardığını” söylese de Erbakan'ın pişkin ve yılışık “yobaz açıkgözlüğü”nü sadakatle sürdürüyor.
    “Bed-asla necabet mi verir hiç üniforma / zerduz palan ursan eşşek yine eşşektir”.
Anti-faşist tavır Rusya'da gelişen anti-faşist hareket üzerine eylemcilerin kendileri tarafından hazırlanmış ilk belgeseldir. Filmin sunumu 3 şehirden STK aktivistleri, radikal tabandan aktivistler ve anarşistler tarafından yapılmıştır - Moskova, St. Petersburg ve Irkutsk. Belgeselde ayrıca 19 Ocak'ta Moskova'da katledilen Stanislav Markelov da konuşmaktadır.






Mustafa Sönmez: Sanat kendini reklamverene beğendirmek zorunda

Cumhuriyet ekonomi yazarı Mustafa Sönmez'in yazısı, medya-sanat-piyasailişkisindeki son notkayı gösteriyor. O yazıyı aynen aktarıyoruz:
 
Medya Kültürde Reklam - Sponsor Hakimiyeti

Kaçımız son zamanlarda bir CD satın aldık, ya da biz değil de çocuğumuz harçlığı ile CD alıyor mu ? Kaçımız kalbur üstü filmleri, TV ekranlarına düşmesini beklemeden, büyük bir iştahla sinema salonunda seyrettik ? Ya da DVD’lerini “korsan” olup olmadığına bakmadan almamazlık ettik? Artık kaçımız birkaç gazete-dergiyi parasını vererek satın alıyor ve kağıda dokunarak okuyoruz? Kaçımız, tuttuğumuz takımı seyretmek için statlara koşuyoruz ? Samimi olarak cevaplayalım: Çok azımız…Nedeni ? Üşengeçlik de var ama, tabii ki o değil asıl neden. Esas neden şu: Hemen hemen bütün medya-kültür ürünlerini artık beleşe elde etme fırsatını teknoloji bize sunduğu için…


October 1917 - Ekim 1917 ( Türkçe Altyazılı )

Sinema tarihinin en önemli filmlerinden biri olan Ekim, Amerikali gazeteci John Reed'in, 1917 Sovyet Devrimi'ni anlatan "Dünyayi Sarsan On Gün" adli ünlü romanindan, Eisenstein tarafindan sinemaya uyarlanmistir. Yapit, bu nedenle romanin adiyla da anilmaktadir. S.M. Eisenstein, Ekim'de, bu olaganüstü günleri çarpici bir görsellikle anlatirken, devrimin anlamini ve düsünsel temelini de ortaya koyuyordu. Sinema tarihinin en seçkin kuramcisi olan Eisenstein, Ekim''de kurguyu salt bir öykülemenin ötesinde, düsünceleri, kavramlari hem de soyut kavramlari anlatmada kullandi. Devrimci cosku ve teknik/görsel yenilikler arasinda essiz bir denge kurdu. Ekim'in sanatsal degeri ve sinema diline katkilari, günümüzde özellikle sinemada dilbilim ve göstergebilim arastirmalari sonucu daha iyi anlasildi ve önem kazandi.
Directors : Grigori Aleksandrov, Sergei M. Eisenstein
Writers : John Reed (book) and Grigori Aleksandrov (writer)Release Date : 20 January 1928 (Soviet Union)