Hafta içinde IMF İcra Direktörleri Kurulu, “Program sonrası izleme görüşmeleri”nin ikincisini bir notla kamuoyuna açıkladı.. Açıklama metninin orijinali eleştirel tonda ve bir dizi uyarı içeriyor. Gelin görün ki, Anadolu Ajansı, açıklamayı bir dizi çeviri hatası ile ve cımbızlanmış cümlelerle servis etti. Medyadaki sazanlar da alıp kullandılar; “IMF, Türkiye’nin performansından memnun!” gibi başlıklarla…
Oysa gerçekte IMF, 2010’daki toparlanma ve işsizlikteki iyileşmeyle kriz öncesi üretim seviyesinin üzerine çıkılmasını olumluyordu ama sıcak para girişi ile rekabetçiliğin zayıflattığı ortamda, hızla büyüyen cari açığa hemen dikkat çekiyordu. IMF direktörleri, sıcak para girişlerinin devam edebileceğini ama ani sermaye çıkışları karşısında da kaygılı olduklarını belirtiyorlardı. Bu yüzden de Türkiye’nin, aşırı iç talep ve oynak kısa vadeli sermaye akımları karşısında ‘doğru politika bileşimini’ belirlemesi gerektiği uyarısını yapıyorlardı.
***
IMF ile birlikte kredi derecelendirme kuruluşları da benzer değerlendirmeler içinde oldukları için, Türkiye’nin kredi notunu yükseltmekte acele etmiyorlar.
Türkiye, alarm verici cari açık kamburuna bakmadan kredi notunun yükseltilmesi ve bu cari açıkla yaşayabilecek dış kaynak beklentisi içinde. AKP Bakanları ve yağdanlıkları, kredi dereceleme kuruluşlarının BB, Ba2 gibi mütevazi kredi notunu düşük buluyorlar, Türkiye’nin ‘yatırım yapılabilir’ sınıfında gösterilmemesinden pek şikâyetçiler.
Derecelendirme yapanlar, madalyonun tek yüzüne bakmıyor, öteki yüzünü de okuyorlar. Baz etkili yüksek büyüme ve sürdürülürlüğü şüphe götüren istihdam artışında acele etmiyorlar, öbür yüzde yatan dehşetli cari açığı hiç mi hiç göz ardı etmiyorlar.
Nitekim, 3 büyük derecelendirme kuruluşunun ikisinde Türkiye 7’nci, birinde de 6’ncı basamakta.
Türkiye ile aynı küme içinde yer alan ülkeler, Türkiye’nin birlikte anılmaktan pek hoşlanacağı ülkeler değil. Kimler yok ki…Güney Amerika’dan Guatemala, Kolombiya, Kosta Rika, Surinam…Orta Doğu’dan Mısır, Ürdün; Doğu Avrupa’dan Romanya, Makedonya, Belarus, Letonya ve hatta müflis diye horladığımız komşu Yunanistan!...
***
Peki, yüzde 6,5 cari açık/milli gelir kamburu ortada dururken ve bunun daraltılmasını getirecek ciddi önlemler henüz yetersizken , derecelendirme kuruluşları, Türkiye’nin notunu yükseltirler mi? Bu kolay değil. Hele ki, küresel krizin patladığı 2007 sonrasında derecelendirme kuruluşlarına spotların tutulmasından sonra, hiç değil. Finansal balonlaşmanın küresel bir krizi patlatacağına ilişkin bu kuruluşların gerekli uyarıları yapmadığından çok şikayet edildi ve geçen yaz ABD’deki yeni finansal düzenlemelerle, dereceleme kuruluşlarına da önemli yükümlülükler getirildi.. Artık, Moodys, S&P,Fitch gibi kuruluşların verdiği nota dayanarak adım atan bir şirket, sonuçta iflas eder ya da borç ödeyememe gibi durumla karşılaşırsa, bu kuruluşları dava edebilecek ve onlar hakkında tazminat davası açabilecek. Yani, pabuç, hoşlanmayanların “sıfırcı hoca” diye eleştirdikleri bu kuruluşlar için de pahalandı. Yüzde 8 gibi göz kamaştırıcı bir büyümeyi ancak 48,5 milyar dolar tutarında döviz açığı vererek gerçekleştirmiş bir ülkenin, bu haliyle notunu yükseltmeye kimse kolay kolay yanaşmaz. Hele ki IMF’nin eleştiri ve uyarıları ile dolu, “Program sonrası izleme görüşmeleri” notları açıklandıktan sonra…
Evet, Halep oradaysa, notlar burada…Çakma Tarzanların dış dünyadaki gerçek itibarlarını notlarıyla birlikte izleyin, yanılmayın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder