Demokratik Toplum Kongresi (DTK) tarafından iki ay önce "anadilde eğitim" talebiyle başlatılan kampanya çerçevesinde toplanan 1 milyon 100 bin imza, Meclis Dilekçe Komisyonu'na sunuldu
Demokratik Toplum Kongresi'nin (DTK) çağrısı ile iki ay önce "Kürtçe anadilde eğitim" talebiyle başlatılan imza kampanyası sonuçlandırıldı. Kampanya çerçevesinde sembolik olarak toplanan 1 milyon 100 bini aşkın imza, 10 koli eşliğinde BDP Genel Merkezi’nden TBMM’ye getirilerek Dilekçe Komisyonu’na verildi. Dilekçeler TBMM dışında UNESCO'ya, BM ve AB'ye de verilmek üzere toplandı.
DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk ve BDP Grup Başkanvekili Ayla Akat Ata, BDP Muş milletvekili Sırrı Sakık ve kampanyaya destek veren kurum temsilcileri, mecliste bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan Tuğluk, DTK'nin anadilde eğitim talebiyle 2 ay önce 1 milyon imza hedefiyle başlattığı kampanya sonucu 1 milyon 100 bin imza topladıklarını belirterek, kampanyayı ortak mücadeleye dönüştürerek çok kısa bir sürede hedeflerine ulaştıklarını söyledi. Tuğluk, anadilde eğitim hakkının Kürt sorunundan bağımsız ele alınamayacağına işaret ederek, "Kürt sorunu çok boyutlu bir hak ve özgürlükler sorunudur. Bu yüz yıllık soruna hak ve özgürlükler genişletilerek çözüm bulunabilir. Bunun yolu da diyalog ve uzlaşmadan geçer" diye konuştu. Eşitlik temelinde başta dil olmak üzere Kürtlerin tüm kültürel ve siyasal haklarının tanınmasını isteyen Tuğluk, yapılan bazı yasal değişikliklere rağmen Kürt halkının hala baskı altında olduğunu ve anadil hakkının engellendiğini ifade etti. Tuğluk, "Kürt gerçeğini tanımak demek Kürtlerin kültürel ve siyasal haklarının tanınması demektir. Emin olun ki Kürtler bundan daha azını kabul etmezler. Kürtler özgünlüklerinden kaynaklı özgürlüklerini istiyorlar" dedi. Tuğluk, "Sayın Başbakan Mısır'da halkın talepleri dikkate alınsın diyordunuz, işte dilekçeler işte halkın talepleri. İktidarın demokrasi, eşitlik, kardeşlik söyleminin ne kadar gerçek olduğunu bu dilekçelere yaklaşım gösterecektir" açıklamasında bulundu.
Dilekçede, "Farklı kültürlerin, dillerin, inançların o ülkenin zenginliği olduğuna inanmaktayız. Bu zenginlik, tektipçi değil ama demokratik bir ulusun temellerini gerekli kılmaktadır. Ne var ki, bugün bile Kürt vatandaşlar anadilde öğrenim görememekte, tutuklular ana dillerinde savunma yapamamakta, Türkçe bilmeyen vatandaşlar her türlü kamusal hizmete erişimden mahrum kalmaktadırlar. Kürtçe'nin anayasal ve yasal düzlemde kabul edilmemesi, halkımız açısından 'kültür kırım', 'dil kırım' halini almıştır" denildi. Metinde imzası bulunan "Türkiye cumhuriyetinin Kürt yurttaşları" olarak, "BM Şartı, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi, BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi, BM Ulusal veya Etnik, Dinsel veya Dilsel Azınlıklara Mensup Olan Kişilerin Haklarına Dair Bildirisi, Avrupa Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çevre Sözleşmesi, Avrupa Bölgesel ve Azınlık Dilleri Şartı'nın temel maddeleri ile Agit bünyesinde yürütülen çalışmaları ve özellikle de 1975 Helsinki Nihai Senedi ve 1990 Kopenhang Toplantısı Belgeleri" esas alınarak anadilde eğitim hakkının bulunduğu ve bu hakkı talep ettiklerine işaret edildi.
Kaynak: ANF
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder