NAVAL EL SAADAVİ’YLE SÖYLEŞİ
Mısırlı muhalif Naval El Saadavi, ABD’den yayın yapan “Demokrasi şimdi” radyosu yayıncısı Amy Goodman’la telefon söyleşisinde ayaklanmayı özetliyor: “ABD ve İsrail bizi İslamcılarla korkutup Mübarek’e mecbur etmeye çalışıyor. Bu devrimin İslamla ilgisi yok, genç kadın ve erkeklerin yoksulluk ve yolsuzluğa karşı ayaklanması bu.
Halk sokaklarda Mübarek’i iktidardan çekilmeye çağırıyor, katılıyor musunuz?
Hepimiz, çoluk çocuk, genç yaşlı ben de dahil bütün halk her gün sokaklardayız. Yaşım 80 ve yarım yüzyıldır bu rejiminin acısını çekiyorum. Sedat’ı hatırlıyorsunuz, ardından Mübarek geldi bildiğiniz gibi. Onların düzeni, kadın erkek bütün halka karşıydı. Ve zenginlerle fakirler arasındaki bu uçurumu yarattılar. Üstümüzde egemenlik kursun diye bu sermaye sınıfını yarattılar. Mısır bir Amerikan sömürgesi haline geldi. İsrail ve ABD’nin egemenliği altına girdik. Ve kadın ve erkek 80 milyon insan bu ülkede hiçbir söz hakkına sahip değil.
Ve altı gündür sokaklarda insanlar, ve Mübarek’e git diyorlar. Halkın iradesine saygısı olsa, çoktan çekip gitmiş olurdu. Demokrasi budur. Demokrasi nedir? Halkın iradesine saygı. Halkın kendisini yönetmesi. Gerçekten, şimdi mutluyuz.
Ama size şunu söylemek isterim. İsrail ve Suudi Arabistan, ülke dışında ve içinde bazı güçler ve ABD hükümeti bu devrimi boşa çıkartmak istiyor. “Mısır harap olacak, soyulacak” söylentileri çıkarıyor, ve bizi durdurmaya çalışıyorlar. Ekmek yok ve tüccarlar bunu fiyatları yükseltmek için istismar ediyor. Böylece bizi korkutmaya çalışıyorlar. İki stratejileri var: İnsanları korkutmak ve “Ah, güvenliğe ihtiyacımız var, bize Mübarek gerek” dedirtmek. Ama sokağa çıktığınızda bakıyorsunuz hiçbir korku yok, ama ne zaman, evde medyayı izlesem içimi “başımıza ne gelecek” duygusu kaplıyor. Ama Tahrir Meydanına gittiğimde, insanları gördüğümde, gençlere, yaşlılara, erkeklere baktığımda kendimi güvende hissediyorum ve devrimin başarılı olduğuna inanıyorum. Yani, onlar dışarıdan ve içeriden gücümüzü kırmaya çalışıyorlar. Ama biz kazanacağız.
Amerika Birleşik Devletleri’nde genellikle “Bu da İran devrimi gibi mi olacak” soruları soruluyor, diktatörün devrilmesinden o kadar söz edilmiyor ama fundamentalist bir devrimden konuşuluyor. Buna ne dersiniz?
Onlar, bizi Muslüman Kardeşler’le korkutuyorlar. Yıllarca bize “Bizi Humeyni gibi, Irak gibi diktatörlerden kim korur Mübarek olmasa” deyip durdular. Ama bunun aslı yok. Bu devrimi başlatanlar ve koruyanlar politikacılar değil, sıradan genç kadın ve erkekler. Onlar Müslüman veya solcu ya da sağcı değiller. Sokaklarda bir tek İslami slogan atıldığını duymadık. İnsanlar özgürlük için, adalet ve eşitlik için haykırıyordu. Mübarek ve rejiminin gitmesini, sistemi değiştirmemizi ve namuslu insanların iş başına gelmesini istiyorlardı. Mısır yolsuzluk, hileli seçimler, kadınlara ve gençlere yönelik baskı, işsizlik içinde yaşıyor. Devrim bundan geldi, çok da gecikerek geldi. Geç geldi ama geldi işte.
Eski rejimler altında kaç kez tutuklandınız ?
Sedat. Yalnızca Sedat döneminde hapse girdim. Ama parmaklıkları olan bir hapisaneden parmaklıkları olmayan bir hapishaneye çıktım. Kahire’de sürgünde yaşıyorum. Sansüre tabiyim. Al-Ahram‘da ya da yaygın medyada yazamam. Sadece her Salı Al-Masri Al-Yövm’de yazıyorum.
Sadece 30 saniyemiz kaldı ama size bu isyanda kadınların rolünü sormak isterdim bitirirken.
Kadınlar ve kızlar sokaklarda erkeklerin yanındalar. Onlar ve biz adalet, özgürlük ve eşitlik, yeni bir anayasa, kadın-erkek, Müslüman-Hristiyan ayrımcılığına son, sistemi ve bizi yönetenleri değiştirmek ve gerçek demokrasi istiyoruz.. Kadınlar ve erkekler bunu haykırıyor.
(AG/EK)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder