Ayetullah Fadlallah'ın mirası

Jim Muir
BBC, Beyrut

Önde gelen Lübnanlı Şii dini otorite Büyük Ayetullah Muhammed Hüseyin Fadlallah'ın ölümü, İslam ve Arap dünyalarında olduğu kadar Batı'da da yankı buldu. Ancak çok farklı nedenlerle.Fadlallah Lübnan'da büyük saygı görüyordu Batı'daki çoğu kimse için Seyid Fadlallah'ın adı, 1980'lerin başında Lübnan'daki Amerikan varlığına karşı girişilen şiddet olaylarıyla birlikte anılıyor.Ancak Lübnan'da ve genel olarak bölgedeki Şii toplumunda Fadlallah’ın ölümü, fetvaları ve buyruklarıyla 'merci-i taklit' seviyesine yükselen ruhani bir devin vefatı olarak görülüyor ve arkasından yas tutuluyor.Ayetullah, arkasında uzun süre ismini yaşatacak 40'tan fazla kitap ve İslami esere ek olarak, hayır kurumları ve dini okullar bıraktı. Şii dünyasındaki şüphe götürmez nüfuzu, Irak'ta, Körfez Bölgesi'nde ve görülüyordu. Ancak büyük itibarı, Sünni ağırlıklı Arap Birliği'nin Genel Sekreteri Amr Musa ve Lübnan'ın Sünni Cumhurbaşkanı Saad Hariri gibi isimlerin başsağlığı mesajlarında daha iyi görülüyor. Musa, Fadlallah'ı 'bir vatansever ve uzlaştırıcı' , Hariri ise 'Ölçülülüğün sesi ve birliğin savunucusu' diye tanımladı. Fadlallah Şii öğretisinin iki önemli merkezi İran ve Irak'takilerle eşit düzeyde bulunan Lübnan'daki tek Büyük Ayetullahtı. Yeri kolay doldurulamayacağı için, Lübnan böyle bir isim daha yetiştirene dek Şiilerin ruhani rehberlik için yüzünü döndüğü yerlerden biri olma özelliğini kaybedecek.

Hizbullah'la ilişkileri

Batı'da Muhammed Hüseyin Fadlallah genel olarak 'Hizbullah'ın Babası' olarak görülüyor. Özellikle İsrail'in 1982'deki Lübnan işgali ve sonrasında Amerikalıların öncülüğündeki uluslararası gücün bu ülkedeki macerası sırasında yaşanan dramatik olaylarla ismi duyulur oldu. Lübnan daha büyük bir bölgesel ve uluslararası mücadelenin savaş alanı olmuştu. Fadlallah'ın Hizbullah'la ilişkileri inişli çıkışlıydı İran o dönem, 1979'taki İslam Devrimi'ni emekleme dönemlerinde boğmak amacıyla ABD ve müttefikleri adına, 1980'de Irak tarafından başlatıldığına inandığı topyekûn bir savaşa girişmişti. İran'ın bölgesel stratejik müttefiki Suriye, Lübnan'daki İsrail işgali ve ABD varlığı nedeniyle kendisini tehdit altında hissediyordu. İsrail ve Amerikalıları Lübnan'dan çıkarmak için Tahran ve Şam yönetimleri Hizbullah'ın kuruluşunda işbirliği yaptı. Örgüt Lübnan'ın Şii toplumundan oluşuyor, masrafları İran tarafından karşılanıyor, İran Devrim Muhafızları tarafından eğitiliyordu. ABD Büyükelçiliği ve kışlasına düzenlenen intihar saldırıları ABD'nin çekilmesinde büyük rol oynadı. İsrail'in çekilmesiyse çok daha uzun sürdü. 2000 yılında tek taraflı olarak çekilmeleri Hizbullah'ın 'İslami Direnişi'yle, destekçileri İran ve Suriye açısından bir zafer olarak görülüyordu. Seyid Fadlallah İran devrimine destek verdi ve Hizbullah'ın kuruluşu için de hevesliydi. Ancak Hizbullah'ın ilk yıllarında örgütle nasıl bir ilişkisi olduğu belirsizliğini koruyor. Asla örgütün resmi hiyerarşisinde yer almadı. Ancak aynı geçmişten, çevreden geliyorlar ve aynı fikirlerle, idealleri paylaşıyorlardı. İsrail işgali ve Amerikan politikalarını kınaması, Hizbullah'ın faaliyetleri için bir ruhani kutsama olarak görülüyordu. 1985'te 80 kişinin öldüğü bombalı araçla suikast girişimi sırasında İmam Mugniye'nin Seyid Fadlallah'ın korumaları arasında olduğu söyleniyordu. Girişimin CIA'in eğittiği Lübnanlı ajanlar tarafından düzenlendiği belirtiliyordu.

Mugniye ve Fadlallah

Mugniye, 1980'lerdeki çok sayıda bombalama ve kaçırma eyleminden sorumlu tutuluyordu. İki yıl önce Şam'da aracına konulan bombanın patladığı gizemli bir eylemle öldü. Öldüğünde Hizbullah Mugniye'nin eylemleriyle ilgili sessizliğini bozdu ve örgütün başlıca komutanlarından biri olduğu belirtildi. Mugniye'nin Fadlallah'ın koruması olduğu belirtiliyordu Ancak Seyid Fadlallah Hizbullah'ın ya da Mugniye'nin eylemlerinde dahli olduğu iddialarını hep reddetti. Daha sonraki yıllarda da Hizbullah'ın 'ruhani lideri' olduğunu özellikle reddediyordu. 1990'lı yıllarda Hizbullah'la ilişkileri, sorunlu değilse bile biraz çalkantılı görünüyordu kesinlikle.
Dini hiyerarşide öne çıkmaya başladıkça, Seyyid Fadlallah bağımsız bir otorite, 'merci-i taklit' olarak ortaya çıktı. İran Devrimini destekliyordu ama dini lidere sorgulanamayan büyük yetkiler veren, İranlıların icat ettiği Velayet-i Fakih sistemine destek vermedi. Hizbullah ise tersine, İran liderine bağlılıklarını belirtiyor.
İsrail güçleri 2000 yılında Lübnan'dan çekildiğinde Hasan Nasrallah, Ayetullah Ali Hamaney'i kutlamak için İran'a gitmişti. Hizbullah üyelerinin de çok azı Ayetullah Fadlallah'ı merciileri olarak kabul ediyordu.
Ancak Lübnan'daki Şiiler arasında büyük saygı görüyordu ve Hizbullah ile ilişkileri hep sıcaktı. Hizbullah'ın televizyonu El Manar, ölümünü duyurmak için programlarını yarıda kesti. İsrail ve bölgedeki Amerikan politikalarına karşı çıkmasına karşın, sosyal konulardaki tutumu sertlik yanlılarına kıyasla daha liberaldi. Kadın sorunlarına önem veriyordu ve bir dizi kadın merkezi açtı. Bazı fetvalarında kadınların sünnet edilmesine ve namus cinayetlerin karşı çıktı. Kadınların kocaları tarafından dövülmeleri halinde, geri vurma hakları olduğunu söyledi. Sağlıklarının riske girdiği durumlarda kadınların kürtaj yapılmasına izin verilmesini de savunuyordu.


Hizbullah'ın ruhani lideri öldü...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder