Tarihten Günümüze Bir Mayıslar

Türkiye’de 1 Mayıs’ın İşçi Bayramı anlamında gösteri ve yürüyüşlerle kutlanması tarihinde dört belirgin dönem saptanabilir.

1909-1914 dönemi:
1910 Selanik
Bu dönemde ilk kez 1 Mayıs 1909’da Üsküp’de kutlandı. O gün 120 Bulgar ve Sırp ile 10 Türk işçi ellerinde kızıl bayraklarla gösteri ve yürüyüş yaptılar.
Aynı gün Selanik’te bildiriler dağıtıldı.
1910’da 1 Mayıs Selanik, Veles (Köprülü) vb. birçok Rumeli kentinde kutlandı.
1911’de Üsküp, Selanik, İstanbul, Kumanova, Veles, Edirne’de emekçiler İşçi Bayramı’nda gösteriler düzenlediler.
1912’de Selanik ve İstanbul’da Bir Mayıs kutlandı.
1913 ve 1914’te siyasi çevre koşullarının ve savaşların elvermemesi nedeniyle Bir Mayıs için bildiri dağıtmak ve afiş asmakla yetinildi.
Bu dönemdeki kutlamalar Osmanlı işçi sınıfının 1 Mayısın:
1)İşçi Bayramı,
2)İşçilerin uluslar arası dayanışma günü olduğunu; 3) “8 saat iş-8 saat istirahat-8 saat uyku” anlamına geldiğini bildiğini ispat ediyor.
Ve bir noktayı daha vurgulamak gerekiyor: Gösterilere yerine ve yılına göre onlarca, yüzlerce veya binlerce işçi katıldı, hiçbir “olay” çıkmadı. Bu da biliniyor.

İkinci dönemi 1920’den başlatabiliriz:
1920
1 Mayıs kutlamalarına yedi yıl aradan sonra 1920’de yeniden başlandı:
1 Mayıs 1920’de Trabzon ve civarındaki birçok kentte yüzlerce işçi Lenin ve Enver Paşa’ya övgülerle dolu bandrollar taşıyarak ve sloganlar atarak gösteri ve yürüyüş düzenledi.
Kurtuluş savaşı yıllarında bir yandan savaşa katkılarını esirgemeyen işçiler, işçi bayramını da kutladılar. İşte örnekleri:
1 Mayıs 1921’de İşçi Bayramı İstanbul’da Türkiye Sosyalist Fırkası (TSF) öncülüğünde kutlandı. Şirket-i Hayriye, Haliç Şirketi, Baruthane, Feshane, Zeytinburnu fabrikaları işçileri ve öbür fabrika ve atölye işçileri işi bıraktılar.
Kağıthane’de kutlanan bayramın yanı sıra TSF’nin Babıali Caddesindeki merkezinde de bir tören düzenlendi; bando, Enternasyonal’i çaldı; işçi kuruluşları temsilcileri merkeze gelip bayramlaştılar.
2 Mayıs 1921 tarihli İkdam gazetesinin yazdığına göre, “işçiler mavi işçi gömlekleri, kırmızı boyunbağları, kırmızı rozetleriyle dolaştı, TSF merkezine ve işçilerin bindikleri bazı otomobillere kızıl bayraklar çekildi.”
1 Mayıs 1922’de İşçi Bayramı, İstanbul, Ankara ve İzmir’de kutlandı.
İstanbul’da Türkiye İşçi Çiftçi Sosyalist Fırkası (TİÇSF), Türkiye İşçi Derneği, Beynelminel İşçiler İttihadı, TSF, Ermeni Sosyalist Demokrat Fırkası ve bazı esnaf cemiyetleri kutlamayı ortaklaşa yaptılar. İşçiler Sultanahmet Meydanı’nda toplanıp, oradan Pangaltı’ya ve Kağıthane’ye yürüdüler. Mitinge binlerce işçi katıldı. Emek ve emeğin değeri üzerine söylevler verildi.
Aynı gün TSF Şişli şubesinde düzenlenen toplantıda, 1 Mayıs’ın önemi ve sosyalizm üzerine konuşmalar yapıldı.
Ankara’da 1 Mayıs ilk kez 1922’de kutlandı: İmalat-ı Harbiye, Demiryolu Şirketi İşçileri ve mürettipler 1 Mayıs 1922 Pazartesi günü çalışmayarak, eş ve çocuklarının da katılımıyla bir toplantı düzenlediler. İşçiler İstanbul’daki kutlama törenlerini düzenleyenlere kutlama telgrafları gönderdiler. Aynı gece düzenlenen tiyatro gösterisinden elde edilen gelir hasta işçilere yardım sandığına yatırıldı.
1 Mayıs 1923’te bayram İstanbul ve Ankara’da kutlandı.
Ancak hükümet bu gelişmelerden rahatsız oldu ve 24 Mayıs 1923’te TİÇSF yöneticileri tutuklandılar.
Daha sonraki yıllarda yetkililer baskıcı tavırlarını sürdürdüler. İşçilerin dernek, işçi birliği ve siyasi parti gibi örgütlerinin dönemin tek partisi Cumhuriyet Halk Partisi’den ve iktidardan bağımsız tavır takınmalarının önü alınmak istendi:
Nitekim 1 Mayıs 1924’te kutlamalar engellendi. İşçiler bildiri dağıtmakla ve afiş asmakla yetindiler. 1925’te yüyürlüğe konulan Takrir-i Sükun Kanunu ile her türlü gösteri yasaklandı.

1 MAYIS NASIL BAHAR BAYRAMI OLDU?
17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında İzmir’de toplanan İktisat Kongresi’nde “Amele Grubu’nun İktisat Esasları”ndan 14’üncüsü “Bir Mayıs gününün Türkiye işçilerinin bayramı olarak kanunen kabulü” ilkesini getirdi.
Ancak bu öneri hükümet tarafından dikkate alınmadı.
Dahası 1935’te Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun’un ikinci maddesi (c) fıkrasına göre “Mayısın birinci günü Bahar Bayramı” olarak benimsendi.
Yüzyıllardan beri geleneksel olarak 6 Mayıs’ta kutlanan Hıdırellez ile baharın gelişi nedeniyle yine Mayıs ayının ilk dinlence gününde kırlara gidilmesi alışkanlığı böylece resmi bayram biçimine çevrildi.
1976
1 Mayıs tarihi de özel olarak seçilerek, “İşçi Bayramı” kavramı unutturulmak istendi. Çünkü böylece “İşçi Bayramı” yerine “Bahar Bayramı” kavramı yerleştirilmek isteniyordu. Ama bu “tutmadı”:
Çünkü yasaklanmasına karşın 1 Mayıs, “İşçi Bayramı” anlamında, 1925’ten sonra da şu yada bu biçimde kutlandı. Polis “önceden tedbir alıp” kimi “Komünisti” 1 Mayıs arefesinde “Misafir” etse bile.

DİSK’LE GELEN BAYRAM
Bir Mayıs’ların kutlanması tarihinde üçüncü dönemi 1970’lerle başlatabiliriz:
Türkiye işçi sınıfının bir özelliği ortak belleğini korumasıdır, bir diğeri ise hızla siyasi olgunluk sahibi olmasıdır.
İşçi Bayramı işçi sınıfının ortak hafızasında yerini almıştı ve bunu unutturmak mümkün değildi.
İşte yıllar sonra Bir Mayıs apaçık bir biçimde ve en geniş katılımla 1970’lerin ikinci yarısından itibaren kutlandı:
1975 sonunda, Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) yasasının çıkması DİSK öncülüğünde gerçekleştirilen etkin ve son derece geniş katılımlı ve çok boyutlu eylemler dizisiyle engellendi.
KAZANCI YOKUŞU 1977
Aynı sırada DİSK “Demokratik Hak ve Özgürlükler” için kampanya açtı. İşte bu bağlamda 1 Mayıs yarım yüzyıl aradan sonra 1976’da kitlesel olarak kutlandı.
DİSK ve birçok kitle örgütünün katkısı ve katılımıyla Taksim’i dolduran yüz binlerce işçi, memur, sanatçı, aydın, köylü, kadın, erkek ve çocuk, işçi hareketi tarihimizde en görkemli gösteriyi gerçekleştirdiler.
Ancak “iyi saatte olsunlar” korktular:
Ve 1 Mayıs 1977 “kana bulandı”: 36 ölü. Belli çevreler İşçi Bayramı’nın “terörist, kanlı” vb. nitelikli olduğunu “ispatlamak” için bu olayı yarattılar ve kullandılar.
Elbette burada önemli noktalardan biri şudur: Bugün aradan geçen onca zamana karşın suçluların, silahsız ve savunmasız insanlara, kadın, erkek ve çocuklara ateş edenlerin, göstericileri öldürenlerin henüz bulunmamış olmalarıdır. Bir Mayıs 1977’nin davası henüz görülemedi. Görülmedi. Ama mutlaka bir gün görülecek.
Katliama ve İşçi Bayramı’nı kötüleme girişimlerine rağmen 1978, 1979 ve 1980’de 1 Mayıs, sıkıyönetime ve sokağa çıkma yasağına karşın İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Gaziantep, Mersin vb. kentlerde kutlandı.
Mehmet Akif Dalcı - 1989
1970’li yıllarda birçok toplu iş sözleşmesinde “1 Mayıs İşçi Bayramıdır” ilkesine yer verildi.
Bütün bunlar işçi sınıfının kararlı ve bilinçli mücadelesinin sonucudur ve İşçi Bayramı’nın silinemez bir biçimde ortak hafızamızda yerini aldığının bir kez daha ispatıdır.
12 Eylül 1980 darbesi ve sonrasındaki gelişmelerle ve tüzel yasaklama ile 1 Mayıs geleneği bir kez daha unutturulmak istendi.
Aradan 9 yıl geçti. Ve Bir Mayıs 1989’da işçi sınıfı ortak hafızasını yitirmediğini bir kez daha gösterdi: Bir Mayıs İşçi Bayramı İstanbul başta birçok kent ve kasabada değişik biçimlerde kutlandı. Bir Mayıs 1989’da gençecik bir delikanlı, Mehmet A. Dalcı maalesef vuruldu. Türkiye toplumsal mücadeleler ve sosyalizm tarihinde O, şimdi bir parıltıdır : 18 yaşında bir kıvılcımdır.
Böylece Bir Mayıs 1989 ile Bir Mayısların tarihi akışında dördüncü ve yeni bir dönem başladı.
2008
İşçi sınıfı tarihinde ülkemizde Mart 1989’un ikinci yarısında başlayan yeniden yükselişin, “İşçi Baharının” kilometre taşları böyle dizildi.
Ve o günden itibaren Bir Mayıslar kutlanıyor: Ve artık bütün ülkede: Birçok kentte ve birçok kasabada. Ama hala Taksim Meydanı’nda Bir Mayıs kutlamaları engellenmek isteniyor.
Bir Mayıs 2007-2008-2009’da tanık olduğumuz gibi akıl almaz baskılarla, akıl almaz kabalıklarla, akıl almaz şiddetle engellenmek istendi.
Ama her baskının, her kabalığın, her şiddetin de ezildiği bir nokta vardır.


2010 TAKSİM MEYDANI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder