ON İRLANDALI ŞEHİT

Yirmi dokuz yıl önce, 1981’de yapılan açlık grevinde, on İrlandalı hürriyet savaşçısı şehit düştü.
Açlık grevine yol açan olaylar, İngiliz Hükümeti’nin Kuzey İrlanda’daki İrlandalı savaş tutsaklarına Özel Kategorik Statü verme siyasetini sonlandırdığı 1976’da başladı. İlgili statü, tutsaklara savaş tutsağı muamelesi yapılmasını öngörüyordu. Tutsakların özel hapishane üniformaları giymeleri ya da hapishane içi işlerde çalışmaları gerekmiyordu.
Bu özel statünün sona erdirilmesindeki niyet, politik tutsakların iç disiplinini ve örgütlülüğünü kırmaktı. Bu müdahale, İngiliz işgaline karşı verilen direniş mücadelesini kriminalize etme stratejisine dayanıyordu.
İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) ve İrlanda Millî Kurtuluş Ordusu (INLA) tutsakları, cevap olarak “battaniye protestosu”na başladılar. Bu protesto dâhilinde tutsaklar, hapishane üniformaları giymeyi reddedip, en fazla çıplak kalmayı ya da battaniye ile yaşama yoluna gittiler.
Bu protestonun amacı, “beş talep”i güvence altına almak suretiyle, eski politik tutsaklık statüsünü geri kazanmaktı:
Beş talep şunlardı:
1. Hapishane üniforması giymeme hakkı;
2. Hapishane işlerinde çalışmama hakkı;
3. Diğer tutsaklarla serbestçe görüşme hakkı;
4. Eğitimlerini ve boş zamanlarını kendi iradeleriyle örgütleme hakkı;
5. Haftalık bir görüş, bir mektup ve paket hakkı.



Açlık grevi Ekim 1980’de başladı. Üç ayrı hücreden katılım gerçekleşti. İki ayın ardından bir tutsağın ölümün eşiğine gelmesi ile İngiliz hükümeti, tutsakların kendi kıyafetlerini giyme hakkını tanıma noktasında ödün verdi. Grev, Aralık’ta, tek bir tutsağın ölümüne tanıklık edilmeden, sona erdirildi.
Birkaç hafta sonra İngiliz hükümeti memurlarının tutsakların taleplerini karşılama gibi bir niyetlerinin olmadığı, hükümetin açlık grevini sona erdirmek için blöf yaptığı anlaşıldı. 1 Mart 1981’de açlık grevi yeniden başladı.
IRA’in bir subayı olan ve Long Kesh’te tutulan Bobby Sands yemeği ilk reddeden isimdi.
Açlık grevine katılan tutsaklar öleceklerini biliyorlardı, zira Başbakan Margaret Thatcher, her türden tavizi reddettiğini kamuoyu önünde açıktan ilân etmişti.
Sands, “Kıramayacaklar irademi, çünkü hürriyet arzusu ve İrlanda halkının hürriyeti tam kalbimin içinde. Tüm İrlanda halkı hürriyet için arzu duyduğunu gösterdiğinde şafak sökecek. İşte o vakit ayın doğduğunu göreceğiz.” diyordu.
Ömrünün önemli bir bölümünü bir hürriyet savaşçısı olarak geçiren Sands, IRA mensubu olarak yürüttüğü faaliyetleri sebebiyle ilkin on yedi yaşında tanıştı hapisle. Yaklaşık on yıl kaldığı hapishanede Franz Fanon’dan Che Guevara’ya, birçok ismin politik yazılarını okudu.
Açlık grevinin başlamasından kısa bir süre önce, Fermanagh ve Güney Tyrone temsilcisi olarak parlamentoya giren bağımsız İrlandalı bir cumhuriyetçi vefat etmişti. (İrlanda’da cumhuriyetçi olmak, İrlanda’nın Britanya yerine Kuzey İrlanda’nın parçası olmasını talep etmek demek.) Bu gelişme üzerine Sands, 9 Nisan 1981’de, boşalan koltuk için yapılan avam kamarası seçimlerinde aday gösterildi ve 29.046 oy alan İngiliz yanlısı Ulster Birlikçi Parti’nin adayı Harry West’in karşısında, 30.492 oy alarak seçimi kazandı.
Üç hafta sonra Sands, hapishane hastanesinde, açlıktan, öldü. Ölümünün duyurulması ardından, Kuzey İrlanda sokakları günlerce gösterilere tanık oldu.
Cenaze merasiminde, tabutunun ardından yüz binden fazla insan yürüdü. Yürüyüş kolunun önünde tek başına bir gaydacı vardı ve açlık grevi sürecini destekleyenlerin bestelediği halk şarkısını çalıyordu:
“Giymeyeceğim asla o tutsak elbisenizi; Britanya İrlanda mücadelesine sekiz yüz yıllık bir suç dedikçe, koyun gibi boyun eğmeyeceğim hapishanenize.” (Şarkı için bkz.: 1981 Açlık Grevi)
Yaz ayları süresince dokuz tutsak daha şehit düştü: Francis Hughes, Patsy O’Hara, Raymond McCreesh, Joe McDonnell, Martin Hurson, Kevin Lynch, Kieran Doherty, Thomas McElwee ve Michael Devine.
Yaz sonunda, hapishane yetkililerinin bilinç kaybına uğramış tutsakları, rızaları dışında, zorla, damardan beslemeye başladıkları günlerde, bu tutsakların ailelerinin ikna edilmesiyle, açlık grevi kırılmaya başladı. İkna sürecinde en önemli rol Katolik din adamlarınındı. Bu gelişme üzerine IRA ve INLA, 217 gün süren açlık grevine 3 Ekim 1981’de son verdi.
Açlık grevi, Britanya işgali altındaki topraklarda direnişi derinleştirdi ve IRA’nın yeni katılımlarla kuvvetlenmesini sağladı.
Bobby Sands üzerinden parlamento için verilen mücadele, açlık grevi yanlısı adayların sürece dâhil olması ile pekişti; “silâh ve seçim sandığı” stratejisinin ilhamıyla, bir yandan Sinn Féin partisi tüm İrlanda genelinde seçimlere katılmaya başladı, IRA da İngiliz ordusuna ve sağcı paramiliter güçlere karşı silâhlı direnişi örmeye devam etti.
Açlık grevi sürecinde on devrimcinin şehit düşmesi ardından Britanya dünya genelinde kınandı. Direniş hareketleri ise bu mücadeleden ilham aldılar.
Robben Adası’nda tutsak bulunan Nelson Mandela, doğrudan Bobby Sands’den ilham alarak, bir grup tutsakla birlikte açlık grevine başladı. Diğer bir dizi talebin yanında tutsaklar, oğul ve kızlarının kendilerini ziyaret edebilmelerini istiyorlardı. Altı gün sonra Mandela, hapishane yetkilileri ile başarılı bir görüşme gerçekleştirerek anlaşmaya vardı.
Küba’da Fidel Castro, açlık grevine katılan İrlandalı devrimcilerin örnekliği karşısında, “Tiranlar, altmış günlük açlık grevi ardından, idealleri için ölebilen insanların varlığı önünde tir tir titrediler.” dedi.
1981 Haziran’ında Nafha hapishanesinde bulunan bir grup Filistinli tutsak, açlık grevindeki İrlandalı tutsakların ailelerine bir mektup gönderdi:
“Siyonizmin terörist idaresi altında yaşayan Filistin halkına mensup devrimciler olarak bizler, bu mektubu, çölün ortasından, Nafha hapishanesinden yazıyoruz. İngiliz yönetici elitince İrlanda halkına dayatılan zalim terörist idareye karşı verdiğiniz mücadeleyi selâmlıyor, bu mücadele ile dayanışma içinde olduğumuzu belirtiyoruz.”
“Her insanın en kıymetli varlığını feda ettikleri için Bobby Sands’in ve yoldaşlarının kahramanca mücadelelerini selâmlıyoruz. Onlar hürriyet için hayatlarını verdiler. Buradan, hücreleri vahşi yılanlar ve çöl kumları ile kaplı Nafha hapishanesinden, Siyonist işgalin boyunduruğu altında, biz sizlerle aynı safta olduğumuzu haykırıyoruz. Demir parmaklıklar ardında, sizleri, halkınızı ve ölüme meydan okuyan devrimcilerinizi destekliyoruz. (…) Filistin’de ve Siyonist hapishanelerde bulunan halkımız, Britanya tekellerine karşı mücadele eden sizler gibi benzer bir mücadele içindedir ve bizler biliyoruz ki her iki halk da zafere kadar bu mücadeleyi sürdürecektir.”
Açlık grevine katılan Bobby Sands ve diğer kahramanların verdikleri ders bugün de direnişe ilham vermeyi sürdürüyor. ABD ve İngiliz müdahalelerinin gaddarlığını çok iyi bilen İran’da hükümet, İngiliz Büyükelçiliği’nin bulunduğu, eskiden “Winston Churchill” olan caddenin ismini “Bobby Sands” olarak değiştirdi. Elçilik, yazışmalarda Bobby Sands’in ismini kullanmamak için giriş kapısını yan sokağa almak zorunda kaldı.

Dustin Langley

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder