Kimdir devrimin/sosyalistlerin müttefiki? Kapitalizmin ahlak sınırları içinde kalanlar mı? Kapitalizmin mahkûm ettiği/yarattığı kesimler mi?
Kafalarımız çok karışık. Kapitalizmin medyasına bakarsak, Londra’da uyuşturucu/kaçakçılık işlerine bulaşmış birisinin öldürülmesinden kaynaklanan bir öfke var, Londra’da başlayan ve giderek yaygınlaşan. Üstelik bu öfke az buz değil, sarsıcı! Kapitalistler bu konuda çok net: baldırı çıplakların geçici öfkesi, yağması! Peki, solun kafası? Orası tam bir muamma! Bir izi süren sol cenah bir Los Angeles, bir Paris başkaldırısı var mı diye sorguluyor ( ilk günlerde benim gibi). Hay Allah, gözden kaçırdıysam bağışlasınlar, bu tür şeyleri önemseyen anarşist cepheden de pek bir “ilk” çıkış yok gibi, nedense?
Çok doğru, çarpıcı bir tespittir: Kitlelerin ne zaman, nerede, ne yapacağı belli olmaz. Ama o kadar çarpıcı bir başka bir şey vardır: Sanayileşme sürecinde her atölye ne kadar bir isyanın merkezi ise, şimdi her yoksul mahalle, bölge, kent de bir o kadar isyanın merkezidir. Velev ki nedenleri çok farklı olsun.
Londra “devrim tezleri” kadar, başkaldırı tezlerini de sorgulamaya çağırıyor solu/sosyalistleri. Şimdi “revizyonizm” zamanı düşüncelerimizde, olumlu anlamda, solun “kaba” suçlayıcı ve kısıtlayıcı dile ile değil.
Önce: Devrimler tarihi
Rusya: İşçi eksenli devrim artı parti.
Çin: Köylü eksenli devrim artı parti.
Küba: Gerilla eksenli devrim artı parti.
Sonra? …
Yakın zamanlarda neredeyse öğrenci hareketli bir devrim olanağı ama partisiz başarı?
Yakın zamanlarda Los Angeles, Paris gibi yerlerde başlayan “baldırıçıplaklar” başkaldırısı, ama partisiz!
Şimdi, Londra’da yeni bir evre: Solun/sosyalistlerin, nedense sosyalistlerce de suçlu görülen, kapitalizmin suç ve ceza evreninde başlayan bir başkaldırı! Ve, söylenecek sözü, evirme, çevirme… Bunlar da yoksul, işsiz, en diptekilerin çocuklarının “bulaştığı” evrenin bir “garip” tepkisi…
Soru şu: Kimdi bunların “ataları”? Kimdir bunlar? Neden, niçin rahatsızdırlar? Rahatsızlıklarının temel kaynağı kapitalist sistem mi? Kendisi için “kitle” olamadan, “kendiliğinden” bir kitle olarak mı başkaldırıyor? Ve, toplumsal rahatsızlığı dile getiren bir başkaldırı ise sola/sosyalistlere düşen bir kör ahlakçılık mı yoksa ilgilenmesi ve toplumsal muhalefetin/mücadelenin bir bileşeni olarak görmesi gereken bir isyancı kesim mi? Duygusu/tepkisi doğru olsa da hedefleri zaaflı olsa da?
Zor soru şu: Kimdir devrimin/sosyalistlerin müttefiki? Kapitalizmin ahlak sınırları içinde kalanlar mı? Kapitalizmin mahkûm ettiği/yarattığı kesimler mi?
Evet, “Dünyanın bütün işçileri birleşiniz!”, evet, ama, “Dünyanın bütün lanetlileri de birleşiniz!”
Kafalarımız çok karışık. Kapitalizmin medyasına bakarsak, Londra’da uyuşturucu/kaçakçılık işlerine bulaşmış birisinin öldürülmesinden kaynaklanan bir öfke var, Londra’da başlayan ve giderek yaygınlaşan. Üstelik bu öfke az buz değil, sarsıcı! Kapitalistler bu konuda çok net: baldırı çıplakların geçici öfkesi, yağması! Peki, solun kafası? Orası tam bir muamma! Bir izi süren sol cenah bir Los Angeles, bir Paris başkaldırısı var mı diye sorguluyor ( ilk günlerde benim gibi). Hay Allah, gözden kaçırdıysam bağışlasınlar, bu tür şeyleri önemseyen anarşist cepheden de pek bir “ilk” çıkış yok gibi, nedense?
Çok doğru, çarpıcı bir tespittir: Kitlelerin ne zaman, nerede, ne yapacağı belli olmaz. Ama o kadar çarpıcı bir başka bir şey vardır: Sanayileşme sürecinde her atölye ne kadar bir isyanın merkezi ise, şimdi her yoksul mahalle, bölge, kent de bir o kadar isyanın merkezidir. Velev ki nedenleri çok farklı olsun.
Londra “devrim tezleri” kadar, başkaldırı tezlerini de sorgulamaya çağırıyor solu/sosyalistleri. Şimdi “revizyonizm” zamanı düşüncelerimizde, olumlu anlamda, solun “kaba” suçlayıcı ve kısıtlayıcı dile ile değil.
Önce: Devrimler tarihi
Rusya: İşçi eksenli devrim artı parti.
Çin: Köylü eksenli devrim artı parti.
Küba: Gerilla eksenli devrim artı parti.
Sonra? …
Yakın zamanlarda neredeyse öğrenci hareketli bir devrim olanağı ama partisiz başarı?
Yakın zamanlarda Los Angeles, Paris gibi yerlerde başlayan “baldırıçıplaklar” başkaldırısı, ama partisiz!
Şimdi, Londra’da yeni bir evre: Solun/sosyalistlerin, nedense sosyalistlerce de suçlu görülen, kapitalizmin suç ve ceza evreninde başlayan bir başkaldırı! Ve, söylenecek sözü, evirme, çevirme… Bunlar da yoksul, işsiz, en diptekilerin çocuklarının “bulaştığı” evrenin bir “garip” tepkisi…
Soru şu: Kimdi bunların “ataları”? Kimdir bunlar? Neden, niçin rahatsızdırlar? Rahatsızlıklarının temel kaynağı kapitalist sistem mi? Kendisi için “kitle” olamadan, “kendiliğinden” bir kitle olarak mı başkaldırıyor? Ve, toplumsal rahatsızlığı dile getiren bir başkaldırı ise sola/sosyalistlere düşen bir kör ahlakçılık mı yoksa ilgilenmesi ve toplumsal muhalefetin/mücadelenin bir bileşeni olarak görmesi gereken bir isyancı kesim mi? Duygusu/tepkisi doğru olsa da hedefleri zaaflı olsa da?
Zor soru şu: Kimdir devrimin/sosyalistlerin müttefiki? Kapitalizmin ahlak sınırları içinde kalanlar mı? Kapitalizmin mahkûm ettiği/yarattığı kesimler mi?
Evet, “Dünyanın bütün işçileri birleşiniz!”, evet, ama, “Dünyanın bütün lanetlileri de birleşiniz!”
Sendika.org alıntısıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder