ASKERİ VESAYETİN ZAYIFLAMASI OLUMLU ANCAK…

Kürdistan Özgürlük Hareketi, 12 Eylül askeri-faşist rejiminin kendisini kurumlaştırmasına karşı verdiği cesurane ve kararlı mücadeleyle bugün önemli bir aşamaya gelmiş bulunmaktadır. Özgürlük Hareketi, başta zindanlar olmak üzere, ülkemizin dağlarında ve hayatın her alanında geliştirdiği onurlu ve zorlu mücadele ile sadece Kürdistan’da değil, aslında Türkiye'de de bir demokrasi hareketi geliştirmiştir. Özgürlük Hareketi’nin sergilediği direniş ve verdiği görkemli mücadele sonucudur ki, 12 Eylül askeri-faşist rejimi ve onun kurmuş olduğu sistem giderek zorlanmış ve askeri vesayet artık kendisini sürdüremez bir noktaya gelmiştir. 12 Eylül sisteminin bütün anti-demokratik yanları ve ayıpları Kürdistan’da verilen mücadele karşısında açığa çıkmış ve teşhir olmuşlardır. Denilebilir ki, PKK direnişi karşısında oligarşik-faşist sistemin kurucuları ve yöneticileri çözümsüz kaldıkça gerçeklikleri daha çok açığa çıkmış, giderek yenilgileri bütün boyutlarda daha fazla derinleşmiştir. En son olarak Şubat-2008 Zap direnişi Türk ordusu açısından salt bir yenilgi değil, derinliğine bir kırılmanın başlangıcı olmuştur. Bugün Türkiye’de yaşananların, bu süreçle yakından bağlantılı olduğu açıktır. Askeri vesayetin zayıflaması elbette ki olumlu ve demokratikleşmeye uygun zemin yaratmaktadır. Ancak askeri vesayet yerine geçecek olan bürokratik-sivil dikta zihniyeti de hiçbir demokratik gelişmeye yol açmayacaktır. Nitekim yaşananlar, iktidarın el değiştirmesi gibi bir sürecin yaşandığını göstermektedir. Oysa gelişen bu sürecin kimsenin kendisine mal etmeden demokratik siyasete dönüştürülmesi gerekmektedir. Ordu artık çözümün önünde ciddi bir engel olmaktan çıkmışsa, AKP’nin hiçbir bahaneye sığınmadan gerçekten çözüme dönük güçlü bir irade gösterip çözüm için hazır olduğunu kamuoyuna açıkça ilan etmesi gerekmektedir.



ERGENEKON YERİNE YEŞİL ERGENEKON

Yoksa halkımıza çok acılar çektiren Ergenekon anlayışının yerine Yeşil Ergenekon’u geçirmenin demokrasi olmayacağı açıktır. Kaldı ki bunu günlük uygulamalardan anlamak da mümkündür. Bu sürecin, gerçek demokratik bir sürece dönüşmesi için tüm demokrasi güçlerinin Demokratik Cumhuriyet-Demokratik Özerklik eksenindeki mücadeleyi sahiplenmesi ve daha da yükseltmesi büyük önem taşımaktadır. Demokrasi güçlerinin mücadelelerini aktif bir biçimde geliştirmeleri halinde, sivil-demokratik bir yapılanma sürecinin gelişme olanakları vardır. Aksi halde iktidar sivil de olsa, faşizan uygulamaların ve bürokratik dikta rejiminin baskı, operasyon ve sindirme hareketi adeta kalıcı bir biçimde varlığını sürdürecektir.

BAZI YERLERDE KORUCULUĞU AŞAN DÜZEYDE KONTRA FAATLİYETLER VAR

Hareketimizin, gelişen çözüm ve ulusal birlik süreci çerçevesinde tüm koruculara af çağrısı yapmış olduğu ve artık hiçbir korucu çevrenin hedef olmadığının ilan edildiği bilinmektedir. Yapmış olduğumuz bu çağrıya birçok korucu çevreleri tarafından olumlu yanıt verilmiş ve bu konuda önemli gelişmeler sağlanmıştır. Fakat bazı yerlerde tek tek kişiliklerin, koruculuğu çok aşan düzeyde kontralık yapma ve halkın öz evlatlarını para pul karşılığında katletme çabaları söz konusudur. Tüm halkımızı, yüreğinde yurtseverliği koruyan ve artık Kürt insanının kanına girmek istemeyen tüm korucuları, şahsi bazı kirli çıkarlar karşılığında faşist ordu güçleriyle hareket eden işbirlikçi-kontra kişilerin tutum ve yaklaşımlarını teşhir etmeye ve tavır almaya çağırıyoruz.

KARLIOVA’DA BİR AVUÇ SİLAHLI EŞKİYA BASKI UYGULUYOR

Bu tür kontra faaliyetlerinin en çok içinde olan kişilerden bir tanesi de, Hacı Alan’dır. Bingöl’ün Karlıova ilçesinde bulunan, geçmişte gerillaları katletmiş ve son olarak Şoreş Kaşuri arkadaşın katledilmesinde rol oynayan bu kişi, bir misilleme eylemi sonucu cezalandırılmıştır. Gerçekleşen misilleme eylemi ardından ilçeye bizzat giden devletin valisinin teşviki ve yönlendirmesi sonucu, burada yaşayan onlarca yurtseverin evleri ve dükkanları tahrip edilmiş ve ilçede devlet-korucu terörü estirilmiştir. Bu, AKP iktidarının uyguladığı şoven-faşist yönelimlerin bir biçimidir. Halkımız, metropollerde şoven-faşist saldırılarla sindirilmek istenirken, Karlıova’da da bir avuç silahlı eşkıyanın baskılarıyla sindirilmek istenmektedir. Ancak işbirlikçilere karşı tavır alan yurtsever Bingöl ve Karlıova halkımız artık bu ihanet odaklarına prim vermeyecek, özgürlükçü duruşunu daha da güçlendirecektir.
ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder