
Neyse, bu üç arkadaş yollarının üstünde ki bir üzüm bağına girerek göz haklarının zekatına ilişmek istemişler, daha bir salkıma doymadan bağın sahibi devlet dayı çıkagelmiş, hayrola beyler demiş selamI Aleykümle bağlayarak, ne edersiniz derken içine bir maraz çıkması halinde üç gençten dayak yeme ihtimali belirmiş, nerelisiniz? kimsiniz? kimlerdensiniz?
-Ben Ali demiş Türkmen olanı, buda Bişar diğer arkadaşımda Agop
-Hmm demiş Devlet dayı, bir birinize hiç benzemiyorsunuz akraba değilsiniz değimli?
-Yok demiş Ali, ben Türkmenim, Bişar Kürt, Agopta Ermeni, komşuyuz biz…
-Devlet dayı Agopa dönüp, Ali ve Bişar ile aynı dindeyiz, aynı kıbleye secde ederiz, hadi onlara helal benim malım yesinler afiyet olsun da, sen niye girdin benim bağa deyip Agopa saldırmış birkaç sağlam sopa darbesiyle Agopu yere sermiş, Devlet dayının müslümanlık pohpohundan etkilenen iki müslüman komşu diğer komşunun darmadağın olmasına Devlet dayıya karşı ağır bir mahçubiyet halinde sessiz kalmışlar, Agoptan kurtulan Devlet dayı, bu sefer Bişara dönmüş..
-Ulan adi herif, hadi o Ermeniydi bağa girdi anlarım- diğeri de Kürt onu da anlarım ikisi de bize düşman, peki seninle aynı milletteniz, aynı dili konuşuyoruz ve aynı dindeniz ulan hiç utanmadın mı? bağa girerken deyip, yalnız kalan Aliye hücum etmiş, yer misin? yemez misin? Aliyi yatırıvermiş arkadaşlarının yanına kan revan içinde, yerde perişan bir halde olan Ali:
-Kürt kardeş, Kürt kardeş diye seslenmiş , buyur demiş inleyerek Bişar, söyle ne var?
-Yav Kürt kardeş demiş, Aslında en başta Agopu dövdürmeyecektik…
Hikaye budur, evet aslında en başta Agopu dövdürmeyecektik, Agop yüzyılın başında tarumar olup gitti, Bir süredir de Bişar dayak yemekte ve Ali kardeş aşırı derecede milliyetçilikten etkilenmiş, sessiz, tepkisiz ve mahcup ve sanırım sırasını bekliyor..."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder