Felsefi Vejetaryenizm - Karen Davis

Painting by John HolwoodKuşların ve diğer hayvanların bir gıda kaynağı olarak kullanılmasını reddeden etik veganizm, beslenme biçimi ya da dogmaya kuru kuruya bir bağlılığa değil duyguları olan canlıların gıda kaynağı olarak kullanan her türden eylemin elimine edilmesi arzusuna dayanır. Tarihsel olarak etik vejetaryenizm hayvanların kas dokusunu ya da “et”ini yemeyi reddetmiştir; çünkü bu eylem sadece tüketmek adına bir hayvanın kasten öldürülmesini gerektirir. Etik vejetaryen hiç bir zararı bulunmayan bir hayvanı sadece insanın damak tadı ve topluma uymak adına öldürülmesine tiksintiyle bakarak bir hayvanın prematür ölümü adını vererek bu eylemi küçümser. Bu yüzden Plutarch şöyle söylemiştir, “ağız oldusu et yemek adına bir ruhu güneşten ve ışıktan mahrum bırakıyoruz ve ve o hayat ve zaman ise dünyaya neşeyle yaşamak için doğmuştu”.

Fabrika çiftçiliğiyle yüzleşen nice insan hayvanların gıda olarak kullanılması için hayvanların aşağılanmasının kaçınılmaz olduğunu görüyor. Doğada hayvanlar kendi nedenleri adına varlar, başkaları kullansın diye var değiller, tarımda ise hayvanlar sadece kullanılmak için dünyaya getirilir, neşe ânı diye bir şey varsa o da hayvanın sahibinin “izni”ne bağlıdır, ayrıca söz konusu fayda karşısında ikincil bir öneme sahip olabilir, hayvanın sahibi hayvanların hayatlarında mutlak hüküm sahibidir, ne zaman isterse hayvanları öldürmek de bu hakka dahildir.


Vejetaryenler süt ve yumurta ürünlerini tüketmeyi seçebilir, aslında “et”ile süt ve yumurta ürünleri arasındaki fark tartışmalıdır; çünkü süt ve yumurta ürünleri de en az “et” (kas dokusu) kadar hayvanın bir parçasıdır. Kaslardan hiç farkı olmadan bu parçalar hayvan vücudunun eylemlerinden ortaya çıkar ve içlerinde hayvan eylemlerini barındırır, büyük oranda vücuttan çıkan salgı ve parçalardan oluşur.Bir tavuk yumurtası jeneratif bir hücredir, bu hücre bir embriyo için gıda stoğu ve bağışıklık barındırır, doğal halinde bu embriyo yumurta içinde büyür. Süt ise bir dişi memelinin kendi yavrusu nu beslemek için üretilen bir gıda ve bağışıklık salgısıdır. Aslında süt resmen bebek mamasıdır.

Gerçekte süt ve yumurta üretimi en az et üretimi kadar zulüm ve öldürme eylemi içeriyor: üretim fazlası horozlar ve buzağılar, üretim fazlası inekler ve tavuklar çağlar boyunca ya öldürüldüler ya da gaddarca katledildiler. Tarihsel olarak istenmeyen boğa yavruları sorununu çözmek için iki yol benimsenmiştir: ya hayvanlar ölene dek dövülmüşlerdir ya da bir kaç gün boyunca kanlarını akıtmış ve ardından dana eti olması için öldürmüşlerdir. “veal” danası yüzyıllardır, 20.yüzyıldan önce süt sığırı çiftçiliğindeki üretim fazlası boğalar için ortaya konmuş bir “çözüm”dü. Yumurta endüstrisindeki horozlar yumurtlayamaz; et üretiminde işe yaraması için ekstra kas dokusu geliştirmesi için genetik olarak manipüle edilmemiştir, bu yüzden endüstri bu hayvanları daha doğum anında çöpe atar. Artık güçten kesilmiş süt sığırları ve tavuklar dört ya da daha fazla gün boyunca ölümcül nakliyat öncesi günlerce açlık çeker, düşük pazar değeri sebebiyle mezbahaya götürülene dek bir sürü acı yaşamak zorunda kalırlar.Lakto-vejetaryen olmak insanın ellerini cinayetten ve acıdan temizlemez.

Hayvan ürünleri yemek ya da yememek sadece kişisel bir “gıda” tercihi olarak görülmemelidir. Bu durum hayvanların bir nesne olarak görülmesine katkıda bulunur, oysa hayvanlar kendi adına değerli hayatlara sahip canlılar. Hayvan ürünlerini tüketmeyi seçerek köleliğe ve şiddete dayalı bir hayatı seçtiğimiz gerçeği gizlenmiş olur. Barış aktivisti Helen Nearing bitkilerde de bir oranda duygu ve hissedebilme kapasitesi bulunduğunu söyleyerek “yeni doğmuş bir kuzu ile yeni olgunlaşmış bir domates arasında net bir fark vardır” diyor.

Bazı insanlar diğer insanları bitki tüketmeye dayalı bir beslenme biçimini tercih etmek için ikna etmenin tek yolunun hayvan ürünlerini tüketmenin hem çevreye hem de insan sağlığına nasıl olumsuz bir etkisi olduğunu göstermek olduğunu düşünüyor. Bu etkiler mümkün olduğu zaman ortaya konmalı ama insanların eşit adalete dayalı bir yaşamı ya da diğer canlıları umursamadığını söylemek de yanlış olur. Milyonlarca insanda korku veya sosyal misilleme korkusu tarafından engellenmiş bir merhamet duygusu vardır. Çoğu insan sosyal anlamda güvenli hissettiği an açık açık merhametini gösterecek ve değişime doğru yol alacaktır. Hayvan ürünleri tüketmekten kaynaklı fiziksel sorunlardan bazıları teknolojiyle çözülebilir. Ancak sadece ortak bir ahlâk ve diğer canlılara yönelik merhamet duygumuz bir süreklilik sağlayabilir.

Çeviri: CemCB

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder