Blok: Rant ve tekellere son

'Her türlü harcama, örgütlü yapıların katılımı ile toplumun denetimine açılacak, istihdam yaratacak yatırımlara daha fazla pay ayrılacak. Silahlanma ve savunma harcamalarına ayrılan pay azaltılarak eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi yaşamsal alanlara daha fazla pay ayrılacak'

'Toprak mülkiyeti dağılımındaki adaletsizliği giderecek köklü bir toprak reformu yapmak, mayınlı arazileri temizleyerek topraksız köylüye devretmek, gübre, enerji ve akaryakıtta üreticileri destekleyecek tedbirler almayı tarımın geliştirilmesinde temel öncelikler olarak görmekteyiz'

 'İş Yasası, Sendikalar, Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt Yasası'nı, işçi sınıfına bütün tarihsel kazanımlarını iade edecek biçimde düzenleyecektir. Lokavt bir hak olmaktan çıkarılacak. Dil, din, etnisite ve cinsel yönelimlerinden dolayı dezavantajlı olanlara pozitif ayrımcılık sağlanacak'

Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu'nun, "Seçim Beyannamesi"nde ekonomi, eğitim ve sağlık alanında sermaye değil, halktan yana sosyal devlet anlayışı ön plana çıkıyor. Tekelleşmeye karşı katılımcı toplum ekonomisinin benimsendiği beyannamede, "Bölgelerarası eşitsizliğin giderilmesi, adaletsiz vergi sistemine son verilmesi, kooperatifler eliyle yapılacak yatırımların desteklenmesi, eğitimin her kademesinin ücretsiz hale getirilmesi, herkese sosyal güvence, sağlık hizmetlerinin bölgesel yönetimlere devredilmesi, tarım ve hayvancılığın geliştirilmesi" gibi öneriler dikkat çekiyor. Bloğun 12 Haziran Milletvekili Genel Seçimleri'ne yönelik "Seçim Beyannamesi'nde diğer alanlarda olduğu gibi ekonomi, eğitim ve sağlık alanında da devrimsel nitelikte değişimler hedefleniyor. Beyanname açıklanmadan önce "Kürt sorunu dışında bir projeleri yok" ve "Ekonomi alanında projeleri yok" şeklinde gelen eleştirilere cevap niteliğindeki projeler, ayrıntılarıyla ifade edildi.


Rantiye tipi girişime son

Küresel kapitalizmin dayatmaları sonucu iktisadi birikimin ranta dönüştüğüne dikkat çekilen beyannamede, ekonomi alanında yaşanan süreç kısaca şöyle özetleniyor: "Bu süreç, aslında özü itibarıyla spekülatif niteliklere dayanan ve reel yatırımlardan ziyade, rantiye tipi girişimleri besleyen ve ekonomiyi bir kumarhane kapitalizmine dönüştüren bir ideolojinin egemenliğine yol açmıştır. Özelleştirmeler, güvencesiz ve sigortasız çalıştırma, sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma, kazanılmış işçi haklarının tırpanlanması, 4/C uygulamaları, artan bir hızla yaygınlaşıyor. AKP hükümetinin hazırladığı, CHP'nin de hiç muhalefet etmediği Torba Yasası, işçi ve emekçilere 'esneklik' uygulamalarının dayatıldığı yeni bir örnek olmuştur. Türkiye'deki mevcut öğretmen açıkları güvencesiz olarak istihdam edilen ücretli ya da vekil öğretmenler üzerinden kapatılmaya çalışılmaktadır. 327 bin öğretmen adayı işsiz ve 2009 yılında eğitim fakültelerinden mezun öğretmen sayısı 44 bin iken, KPSS'ye müracaat eden öğretmen adayı sayısı 244 bine ulaşmıştır."

Ekolojik bir kalkınma modeli

Aşırı kâr amaçlı büyüyen kapitalist moderniteye karşı "Yönetimde katılımcılık, paylaşımda adalet" ve "Tekelleşmeye karşı katılımcı toplum ekonomisi"ni benimseyen beyaname, mevcut ekonomi politikaları, mülkiyet ve k‰r elde etme olgusunun esas alınarak küçük bir azınlığın çıkarının genel toplum yararının hiçe sayıldığını, kontrolsüz sanayileşme ile ekolojik dengenin bozulduğunu, çalışanları üretim sürecinin karar mekanizmalarından dışlayarak sömürüyü derinleştirdiğini vurguluyor. Bildirgede, "ekonomide demokratik, adil ve ekolojik yaklaşımla sürdürülebilir bir kalkınmayı, kamunun, temel ekonomik ve altyapı çalışmaları için kalkınma planları hazırlayıp uygulamasını, sosyal ve ekonomik işleyişte toplumsal örgütlenmelerin geliştirici ve denetleyici rol oynayacak katılımcı bir yaklaşımı savunmaktadır" denildi.

Dolaylı vergilere son

Başta dolaylı vergiler olmak üzere vergi sistemindeki adaletsizliğe işaret eden beyanname, bu soygun düzenine son vermek için; "Bütçenin oluşturulması ve her türlü harcama, örgütlü yapıların katılımı ile toplumun denetimine açılacak, istihdam yaratacak yatırımlara daha fazla pay ayrılacak. Silahlanma ve savunma harcamalarına ayrılan pay azaltılarak eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi yaşamsal alanlara daha fazla pay ayrılacak. Vergilendirilmesi gerekirken, yüksek faizli geri ödemeli borç alınan sermaye kesimi hak ettiği oranda vergilendirilecek, vergi yükü çalışanların sırtından alınarak adil bir vergi dağılımı yapılacak. Temel gıda, eğitim ve sağlık alanında vergi uygulaması kaldırılacak, lüks tüketim tanımı yeniden yapılacak. ÖTV bu tanımlamaya göre yeniden yapılacak, kayıt dışı ekonomi ile etkin bir şekilde mücadele edilecek. Asgari ücret vergi dışı bırakılarak diğer tüm kazançlar vergilendirilecek" şeklinde düzenlemelere yer veriyor.

İşsizlik kader değil, savaş sunucudur

Açıklamada, başta Kürt illerinde devam eden savaşın sonucunda ortaya çıkan işsizliğin yanı sıra, istihdama yönelik kalıcı çözümler öneriliyor. Boşaltılan binlerce köy, topraklarından sürülen milyonlarca insan; bu insanların temel geçim kaynağı olan tarım ve hayvancılığın çökertilmesi için bilinçli olarak uygulanan ekonomik ve siyasi politikaların kaçınılmaz olan sonucu doğurduğu belirtilen beyannamede, "Özerk bölgesel yönetimlerin oluşturulması" hedefleniyor.

Çözüm kooperatiflerde

Bölge yönetimleri eliyle özellikle et ve süt ürünleri, arıcılık, hayvancılık yanında; buğday, fındık, çay, üzüm, zeytin gibi tarımsal ürünlere yönelik özel havzalar oluşturma yönünde projelerin yer aldığı kooperatif tarzı çözümler önerilmekte. Tarımın geliştirilmesine öncelik verilmesi, çalışanların güvenceli istihdam koşullarına kavuşturulması gibi görüşlerin yer aldığı beyanname bildirgesinde, uygulanacak yüksek kotalarla ithalatın önlenmesi ve yerli üretimin teşvik edilmesi hedefleniyor.

Ücretsiz eğitim sağlanacak

Dersanelere ve özel eğitim kurumlarına mahkum edilen eğitim sistemini sil baştan yenilemeyi hedefleyen blok, eğitim projesini de şöyle özetliyor: "Eğitim hizmetleri özerk bölge meclislerine bağlı olarak yürütülecektir. Bütçeden eğitime ayrılan pay artırılacak, bütün okullara yeterli ödenek ayrılacaktır. Eğitimin özelleştirilmesine yönelik uygulamalardan vazgeçilecektir. İkili eğitimden tekli eğitime geçilecek, sınıf mevcutları en fazla 24 öğrencili olacaktır. Eğitim emekçilerinin aldıkları tazminatlara ilişkin oranlar en az yüzde 50 artırılacak; hizmetli ve memurlara, yaptıkları işlerin niteliği göz önünde bulundurularak, ek özel hizmet tazminatı ödenecektir. Üniversitelerde, başta araştırma görevlileri olmak üzere, iş güvencesinden yoksun olarak çalışan tüm üniversite çalışanları kadroya alınacaktır. Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasından derhal vazgeçilecek, sözleşmeli çalışan öğretmenlere kadro verilecektir. Eğitimde kadrolaşma değil, demokratik yönetim anlayışı benimsenecektir. Eğitime hazırlık ödeneği tüm eğitim ve bilim emekçilerine ödenecektir."

Sağlık hizmeti yerelleşecek

Sağlık ve sosyal güvenlik hizmetlerinin ticarileştirilmesine karşı hizmetlerin yerelleşmesini öneren beyannamede; sağlık sisteminde de önemli değişiklikler var. Sağlığa ilişkin görüşler ise şöyle: "Sağlık hizmetleri, oluşacak özerk bölgesel yönetimlere devredilecek, yurttaşların erişimini kolaylaştıracak tedbirlerin alınması sağlanacak, sağlık hizmetlerinde herkesin kendi anadilinde hizmet alması sağlanacak. Her yurttaşın sağlık hizmetinden ücretsiz ve eşit bir şekilde yararlanması garanti altına alınacak. AKP'nin "vatandaşlık hakkı" anlayışını bir yana bırakarak tamamen bir sadaka kurumu şeklinde ele aldığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü (SYDGM) yeniden yapılandırılacaktır.

Tarım ve hayvancılık desteklencek

İttifak olarak ülkenin tarım gelirlerini ve ihracatı artırmak, ekolojik bir yaklaşımla sürdürülebilir kalkınmayla kentlere yaşanan göçün önlemesinin temel öncelikler olarak görüldüğü belirtilen beyannamede, "Tarımsal sanayi ürünlerinin ihtiyaç sorununu çözmek, girdi maliyetlerini kontrol altında tutacak mekanizmalar oluşturmak, toprak mülkiyeti dağılımındaki adaletsizliği giderecek köklü bir toprak reformu yapmak, mayınlı arazileri temizleyerek topraksız köylüye devretmek, gübre, enerji ve akaryakıtta üreticileri destekleyecek tedbirler almayı tarımın geliştirilmesinde temel öncelikler olarak görmekteyiz. Kooperatifleşme esas alınacak, kooperatiflerin konfederal bir yapı içinde tamamen özerk bir yapıya kavuşmaları için yasal düzenlemeler yapılacak, maddi yönden çok güçlü kurumlar haline gelmesi sağlanacak; her türden siyasi müdahale ve yönlendirmeye karşı etkin tedbirler alınacak. Tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin tarım ürünleri piyasalarının düzenlenmesinde etkin olabilmeleri için tedbirler alınarak, günümüz gerçeklerine uygun yeni düzenlemelere gidilecek; tarımsal kalkınmada, kooperatiflere belirleyici düzeyde rol biçilecektir" görüşleri yer alıyor.

Boşaltılan köyler onarılacak

Boşaltılan köylerin isteğe bağlı olarak ve köylülerin arzusu doğrultusunda yeniden inşasının sağlanacağı belirtilen beyannamede, "Bu bölgelerde atıl durumda olan tarım arazileri faaliyete geçirilecektir. Bu köylülere, uğradıkları zararlar hiçbir zorluk çıkarılmadan ödenecek, köye dönüş ve tarım, hayvancılık için hibe yardımlarda bulunulacaktır. Birliklerin tasfiyesine yol açacak ilk işleme tesislerinin dışındaki fabrikaların anonim şirket haline getirilmesi ve birliklere mali yardım yapılmaması gibi kooperatifçilik aleyhindeki hükümler ortadan kaldırılacak" deniliyor.


Çalışma süreleri düşürülecek

Çalışanlar üzerindeki vergi yüküne de dikkat çeken beyannamede, "Asgari ücret ve emekli aylıklarının, yoksulluk sınırının üzerinde belirlenmesi, vergi dışı tutulması; Günlük ve haftalık çalışma süreleri azaltılıp; ücretler düşürülmeksizin haftalık çalışma süresinin 35 saat olarak belirlenmesi; Esnek, kuralsız çalıştırma biçimlerine, taşeronlaştırmaya olanak sağlayan yasal düzenlemelerin ortadan kaldırılması; Çocuk işçiliğine, çocuk emeğinin sömürüsüne son verilmesi; Kayıt dışı istihdamın, kayıt altına alınması gibi projeler çalışma yaşamına ilişkin başlıca düzenlemeler. Ayrıca İş Yasası, Sendikalar Yasası ve Toplu Sözleşme ile Grev ve Lokavt Yasası'nın, işçi sınıfına bütün tarihsel kazanımlarını ve haklarını iade edecek biçimde yeniden düzenlenmesi de projeler arasında yer alıyor. Çalışma yaşamına katılımda başta cinsiyet olmak üzere dil, din, etnisite ve cinsel yönelimlerinden dolayı dezavantajlı durumda olan yurttaşlara pozitif ayrımcılığı hedefleyen blok, kayıt dışı ekonomik ve işsizliğin giderilmesine yönelik de bir dizi proje hazırladı.


Yoksullukla mücadele
Gelir dağılımındaki adaletsizliği ortadan kaldıracak çözüm önerilerini sıralayan demokrasi bloğunun beyannamesinde, "Gelir düzeyi düşük aileler sosyal yardımlarla desteklenecek, kimsesizler koruma ve güvence altına alınacak. Sokak çocukları ve kimsesiz çocuklar her türlü istismara açık biçimde, madde bağımlılığına yakalanarak yaşamlarını kötü koşullarda sürdürmektedirler. İttifakımız bu çocuklar için barınma, eğitim, rehberlik ve sağlık hizmetlerini alabilecekleri merkezler oluşturacak. Özel bakım gerektiren yaşlılık ve hastalık halleri sosyal sigorta kapsamına alınacak" diye belirtiliyor.
www.ozgur-gundem.com alıntısıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder