'Zorunlu göç ve neo liberalizm yoksullaştırdı'

Diyarbakır'da süren 'Mezopotamya Sosyal Forumu' kapsamında 'Dünyada ve Ortadoğu'da Yoksulluk' başlıklı oturumda zorunlu göç ve neo liberalizm politikalarının yoksulluğu arttırdığına dikkat çekildi.BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Sarmaşık Derneği’nden Selçuk Mızraklı, Batman Belediye Başkan Vekili Serhat Temel’in konuşmacı olarak katıldığı ‘Dünyada ve Ortadoğu’da Yoksulluk’ konulu panelde Selim Ölçer moderatörlüğünde yoksullukla mücadelenin yöntemleri masaya yatırıldı.
ZORUNLU GÖÇ İLE YOKSULLUK ARTTI
Seminerde konuşan Batman Belediye Başkan Vekili Serhat Temel, ciddi siyasi gelişmelerin ve olayların yaşandığı bir ortamda yoksullukla mücadele etmenin de zorlaştığını belirterek, “Aslında yaptığımız çalışmalarda yoksulluğun tam olarak anlaşılmadığını görüyoruz. Yoksulluk kapitalist modernitenin yarattığı bir hastalıktır. Yoksulluk etik ve ahlaki çerçevede tartışılması gereken bir meseledir. Dünyada her 4 kişiden birinin mutlak yoksul olduğu tescillenmiş bir bilgidir. 2008 yılında TUİK araştırmasında mutlak yoksulluk araştırmasında 10 milyon kişinin bu kapsamda olduğu anlaşılıyor. Yine Batman’da bağımsız bir derneğin yaptığı bir araştırma var. Elli yıl önce köy iken şu an 400 bin kişilik bir nüfusa sahiptir. Zorunlu göç ile birlikte kentin yoksulluğu daha da artmıştır. Yoksulluk da kentle aynı oranda büyüyor . yapılan araştırmada sahte yoksulluk gibi bir sorum da ortaya çıkıyor. Sahte iyilik halinde de bir çarpıtma söz konusu. Bütün araştırmalar yoksullukta sürekli bir artış olduğunu ortaya koyuyor” diye konuştu.
Konuşmasının devamında Temel, “Biz de bu durumu düzeltmek için neler yapabiliriz diye arayışa girdiğimizde birçok çalışma yapmak durumunda olduğumuzu gördük. Sarmaşık derneğinin bir deneyimi var ondan da yararlanıyoruz. Yoksulluğun ırkı ve cinsiyeti yok. Sorunun çözümüne dönük ise önümüzdeki iki yıl içinde 2 bin aileye ulaşmak gibi bir hedefimiz var. Temel çalışmamız ise sürdürülebilir bir çalışma olması şartıyla yürüyor” dedi.
NEO LİBERALİZM YOKSULLAŞTIRDI
Ardından söz alan Sarmaşık Derneği Başkanı Selçuk Mızraklı ise yoksulluk konusunda dünya çapında çok fazla tartışma ve kavramın olduğunu ancak söz konusu Kürdistan olunca çok daha başka bir fotoğrafla karşılaşıldığını aktararak, “Başbakan konuya ilişkin açıklamalarında siyaset erdemi açısından yakışıksız bir dille konuşuyor yoksulluk konusunda. Kürtlerin yaşadığı yerdeki yoksulluğa ilişkin Gaziantep’i örnek vererek, bizim siyasetimizle yürüyen yerlere yatırım yaparız gibi bir manaya gelecek şekilde konuşuyor” dedi.

Kürtlerin yoksullaştırılarak kimliksizleştirilmeye devam edildiğinin altını çizen Mızraklı şöyle konuştu: “Bir şeyi öyle yayarsanız, küçültüp başka yerlere sürerseniz asimilasyonu dayatırsınız. Eğer kaldıkları yerlerde zayıf bırakıp üretim dışına iterseniz göç olur. İsmet İnönü çok ciddi asimilasyon programlarını hazırlamakla beraber, bölgede ekonomik alanlarda ciddi gelişmelerin olmaması yönündeki engelleriyle tanınmıştır mülakatlarında. Celal Bayar ise ‘Ben Kürtlere taş üstünde taş koydurtmam’ demiştir. İşte böyle bir anlayışları var maalesef. Neoliberal politikaların yoğunluk kazanması süreçleriyle birlikte çok ciddi, özellikle çalışan grupların yoksullaştırılmasına sebep olundu.

4 MİLYON KÜRT ZORUNLU TEHCİRE TABİ TUTULDU
Türkiye’de giderek, çalışan kesimlerin sistemli olarak daha düşük gelir dilimlerine doğru itildiğini görüyoruz. Bir yanı sendikasızlaştırılma bir yanı da ücretlerin düşürülmesiyle yapılıyor bu. Bugün Türkiye’de çalışan kesimin önemli bir kesimi asgari ücretle çalışıyor. Ayrıca emeğin sermaye karşısındaki mücadelesi son derece zayıflatıldı. 12 eylül ile birlikte sendikasızlaştırılma ve sömürme ile bunlar yaşandı. Kürdistan’da bunlar yapılırken, bir yandan da korkunç bir yok etme durumu ile karşılaştık. Kürtler kendi bellek, kimlik ve kişiliklerinden koparılan milyonlarca insanlık bir grup haline getirildi.”

Kürdistan’da 4 milyona yakın kişinin tehcire tabi tutulduğunu sözlerine ekleyen Mızraklı, “Bunlar yapılırken, bazı iller, mesela Van ve Diyarbakır illeri bir ara istasyon gibi kullanıldı. Buralardan ise Türkiye’nin zengin illerine insanların akışı başlatıldı. Kürdistan şehirlerinin toplam gelire katkısının çok düşük olduğu söyleniyor. Baydemir de böyle bir deyim kullanmıştı. Rakamlar üzerinden adeta siz bizim sırtımızda yüksünüz diyorlar. Eğer biz yüksek, bizi kendi başımıza bırakın dediğimizde ise başka şekilde üstümüze geliyorlar. Eğer bu açıdan bakarsanız toplam yüzde 5’lik ekonomik değerin buradan yaratıldığını düşünsek bile bu şehirlerde kişi başına düşen gelirin 60’lı sıralardan sonra başladığını görüyoruz. Çok açık ve net bir şekilde Kürdistan ve Türkiye, biri Afrika’da bir ülke biri de batılı bir ülke gibi gözüküyor.”

Konuşmasının devamında Sarmaşık deneyimlerini paylaşan Mızraklı, şu ana kadar 2 bin 500 aileye ulaştıklarını, şu ana kadar 6 bine yakın gönüllünün katkılarıyla bir sosyal dayanışma zinciri, kolektifi haline geldiklerini söyledi.

‘KÜRT DERDİNİ ANLATMAYI SEVMEZ’
Son konuşmacı olarak söz alan BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder de, yoksulluğun evrensel boyutları ve dünyada yoksullukla mücadele deneyimleri konusunda bilgiler verdi. Konuşmasında Önder, “yoksulluk varsa, zenginlik de vardır. Çalmadan zenginleşmek mümkün değil. Mülkiyet hırsızlıktır. Bu ideolojik bir şey değil, matematik bir tespittir. Ortada bir şey var, sen fazla alırsan, benim hakkımdan almış olursun. Mülk Allah’ındır” dedi.

Yoksul kalmaya mecbur kalan tüm toplumların şahsiyetsizleşeceğini ifade eden Önder şöyle dedi: “Kürt meselesinde en çok ihmal ettiğimiz alanın yoksullaştırma olduğunu düşünüyorum. Bu da Kürdün izzetinden gelen bir durumdur. Kürt kadim tarihten beri ne derdini anlatmayı sever ne de yaptığını anlatmayı sever. Bu bir erdemdir. Bunu konuşmayı ayıp sayar. Yoksulluk bölgeye o kadar sirayet etmiş ki biz bunu konuşmayı saygısızlık ve ayıp sanıyoruz. Oysa bu bir insanlık meselesidir ve bunu konuşmayarak bu toprakların birçok meselesine zarar vermiş oluyoruz. Mısırda Müslüman Kardeşler yoksullukla mücadele konusunda muazzam bir çalışma yürüttüler. Mübarek ile yapılan zımni bir anlaşma ile yapılan çalışmanın sonunda, gelinen noktada Tahrir’i hatırlamak lazım. Bu şekilde sosyal iktidarı ele geçirdiler. Eski militer yapı aynı hücrelerle sosyal yardım ve dayanışma alanlarına vakfoldular. Müslüman Kardeşlerin gücü buradan geliyor” şeklinde konuştu.

Yardım edenin pervazının çok alçak olduğunu ve diz çökmeden oradan girilemeyeceğinin altını çizen Önder, “Sarmaşık’ın en çok altı çizilmesi gereken yanı, bu işi bir hükmetme aracına dönüştürmemesi, bir inayet ve sadaka perspektifi ile bir yardım akışı yapmamış olmasıdır. Bu çok kıymetli geliyor bana. Burada bir model çıkarabilirsek eğer, dünyadaki egemenlerin ödünü koparan şey budur. Sen sistemin dışına çıktığın anda sistemin en büyük düşmanı olursun. Sistem içi tüm önermeler ne kadar tehlikeli olursa olsun bir yere kadar sistem tarafından tölere edilebilir. Yan yana isek bize yoksulluk yok. Dolayısıyla sistemin dışına çıkmış oluyoruz. Bu da egemenleri telaşa sevk eden bir şeydir. Çünkü o ekmeği itaat etmenin bir aracı olarak kullanılıyor” diyerek konuşmasını sürdürdü.

‘BÖYLE OLURSA KAPİTALİZM ÖLMEZ’
İlk boşaltılan köylerin Adana Tuzla bölgesine yerleştirildiğini ve bunların davarlarını bile almaya izin verilmediğini aktaran Önder, “Orada samandan barakalar yaparak yaşamak zorunda kalan bir yığın var. Kürtlerin kondukları o bölgedeki topraklar ise Suriyeli bir gruba satılmış. Kürtler geldikten sonra yevmiyeler yarı yarıya indiriliyor. Ancak Kürde o yarı da verilmiyor. Dörtte bire indiriliyor yevmiyeler. Böyle olursa kapitalizm ölmez. Hiçbir yanlış kendi kendisini yok etmez. Oradaki yerli de her türlü geri kalmışlıktan direkt o Kürdü gösteriyor. Kürtler gelmeden önce her şeyin çok iyi olduğu sözünü çok duyarsınız. Kimlik ve ikametgah belgesi de verilmiyor. Göçmen olma vasfını yitirdiği anda, orada bir tehdit unsuru olmayı da yitirecek. 2007 seçimlerine kadar bu insanların yeni doğanlarına kimlik verilmedi, okullara almadılar. Sistem böyle bir şey. Kendi toprağını yabancıya satar, kendi yurttaşını kendi yurdunda muhacir eder” dedi.

ANF NEWS AGENCY alıntısıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder