THY’nin, yaklaşan küresel krizi dikkate almadan dış borçlanmaya giderek genişlemesi başını daha çok ağrıtacağa benzer. 2009 sonunda 134 olan toplam uçak sayısı 2010 yılısonunda 158′e, 2011 yılısonunda da 180′e ulaşmıştırçıkarıldı. 2010 sonunda 130 olan dış hat destinasyon sayısı ise 19 artışla 2011 yılısonunda 149′a yükseltildi. İyi de bu genişlemenin mali yükü, değirmenin suyu ? Bu konuda ise KAP’a yapılan bildirimde şöyle deniliyor; “…uçak alımları ile ilişkili olan finansal kiralama borçlarının toplam yükümlülüklere oranı ise yüzde 66′dır. 2011 yılında gerçekleşen uçak girişleri nedeniyle önceki yıla göre ABD Doları olarak maddi duran varlık değerindeki artış oranı yüzde 50 olmuştur. Aynı dönemde, uçaklarla ilişkili ve ağırlıklı olarak ABD Doları bazlı finansal kiralama borçlarındaki artış oranı da yüzde 56 gibi yüksek bir orandadır.”
***
THY’nin dış yükümlülükleri, döviz kuru alabora oldukça nasıl bir türbülansa yol açacaktır, bilinmez. Ama tek başına ithal akaryakıtın THY’yi nasıl morarttığı ilginç bir hikayedir. Toplam maliyetler içinde yüzde 35 payı olan ithal yakıta 2008’de 1,4 milyar dolar ödeyen THY, büyüme ile birlikte tüketim artınca 2011’de 2,4 milyar dolar harcamıştır. Ancak ortalama ton başına birim fiyat 2008’de 1098 dolar iken 2009 ve 2010’da 600-700 dolarlara düştükten sonra 2011’de yeniden 1063 dolara fırlamıştır. Böyle olunca faaliyet giderleri içinde 2010’da yüzde 28 olan akaryakıtın payı 2011’de yüzde 35’e çıkmıştır. Tek başına akaryakıt fiyatları bile THY’de ciddi bir türbülans yaratıyor. Kurdaki yükselişin başına ettiği ve edeceği işleri varın siz düşünün.
***
Dış kaynakla büyümesinin altında ezilip moraran THY’nin zarar yazmaya başlarken yükü çalışanlara bindirdiği, uluslararası hukuka aykırı grev yasaklamalarına gidişi ise nasıl bir acizlik içinde olduğunu gösteriyor. THY, kifayetsiz muhteris kimliğini yansıtan büyümesini gerçekleştirirken çalışanların nasıl sırtına bastığı , yine verilerinden anlaşılmaktadır. 2007’de 10 bin 453 personeli ile 20 milyona yakın yolcuya, personel başına 3 milyon km. yakın uçuş hizmeti veren THY çalışanlarının 2011’de sayıları 16 bine yaklaşırken iş yükleri hızla arttı.
İş yükleri artarken gelirleri aynı ölçüde artırılmayan, esnek çalışma, taşeronlaşma gibi emek-karşıtı
süreçlerle maliyet düşürmeye yeltenen THY yönetimi, dışa bağımlı
büyümenin altında ezilmenin faturasını çalışanlara çıkarmaya
yelteniyor. Artan iş yüklerine karşılık gelirleri aynı ölçüde artmayan
çalışanlar, taleplerini toplu sözleşme görüşmelerinde dile
getirdiklerinde, olanlar oldu, uluslararası normlar hiçe sayılarak torba
yasalarla grev yasakları icat edildi. Hukuk hiçe
sayılarak cep telefonu mesajları ile tensikata gitmek gibi acizlikler
sergilendi. Çalışanlar, Çankaya’ya , “yasayı geri çevir” mesajları
gönderiyor ve şöyle diyorlar; “…bu grevi fiilen yasaklama maddesi
başta ILO’nun, 87. ve 98 sayılı sözleşmeleri olmak üzere Avrupa Sosyal
Şartı, BM Ekonomik, Sosyal Kültürel Haklar Sözleşmesi gibi birçok
sözleşmeyle birlikte Anayasa’nın 90. Maddesine de aykırıdır… Bu yasal
düzenleme Yüce Meclis İç Tüzüğüne aykırı, evrensel, demokratik değerlere
ve temel insan haklarına aykırıdır. Sizden dileğimiz; Ülkemizi AB
Parlamentosu, İLO, vb ülkemizin ulusal çıkarlarını ilgilendiren
uluslararası hukuk zemininde zor duruma düşürecek bu yanlış ve
hakkaniyetsiz düzenlemenin Yüce Meclisimize bir kez daha görüşülmek
üzere Yüce Makamınızca iadesini talep etmekteyiz”Çankaya’daki AKP’li ne yapar bilemeyiz ama AKP yanlış üstüne yanlış yapmaktadır. Bir dizi uluslararası sözleşmenin bağlayıcı hükümleri AKP iktidarının ve THY kadrosunun eline ayağına dolanacaktır.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder