AKP rejiminin ‘başarı öyküleri’nden biri olarak sergilenen THY’nin, aslında nasıl şişirilmiş bir balon olduğu, Hava- İş
üyesi çalışanları ile sürdürülen toplu sözleşme-grev sürecinde ortaya
döküldü. Akaryakıtından uçağına, her tür ekipmanından donanımına kadar dışa, dış kaynağa bağımlı
olan sivil havacılığın, likidite bolluğu dönemlerinde ucuz kaynakla
büyütülmesinin ceremesi , küresel kriz ile birlikte ödenmeye başlandı.
THY’nin döviz borçları, her kur zıplaması ile birlikte THY’yi de
zıplatmaya başladı. Yüzde 51 hissesi borsada alınıp satılan THY’nin
mali yapısı daha çok mercek altına alınır oldu. 2010 net karını 286
milyon TL olarak açıklayan THY, ne olduysa 2011 karının 18,5 milyon
TL’ye düştüğünü bildirdi hissedarlarına. Ancak, öyle de değilmiş. Kamuoyunu Aydınlatma Platformu(KAP)’a yaptığı açıklamada kazın ayağının öyle olmadığı, 1 milyar 40 milyon TL zarar edildiği bildirildi. Bildirimde şöyle denildi; 01.01.2011-31.12.2011
hesap dönemine ait konsolide finansal tablolara göre 18.516.632 TL net
dönem karı elde edilmiş olup, yasal kayıtlara göre elde edilen net dönem
zararı ise 1.040.827.727 TL’dir. .. 2011 yılı mali sonuçları
neticesinde hissedarlara kar dağıtımı yapılamayacaktır”.
THY’nin, yaklaşan küresel krizi dikkate almadan dış borçlanmaya
giderek genişlemesi başını daha çok ağrıtacağa benzer. 2009 sonunda 134
olan toplam uçak sayısı 2010 yılısonunda 158′e, 2011 yılısonunda da
180′e ulaşmıştırçıkarıldı. 2010 sonunda 130 olan dış hat destinasyon
sayısı ise 19 artışla 2011 yılısonunda 149′a yükseltildi. İyi de bu
genişlemenin mali yükü, değirmenin suyu ? Bu konuda ise KAP’a yapılan
bildirimde şöyle deniliyor; “…uçak alımları ile ilişkili olan
finansal kiralama borçlarının toplam yükümlülüklere oranı ise yüzde
66′dır. 2011 yılında gerçekleşen uçak girişleri nedeniyle önceki yıla
göre ABD Doları olarak maddi duran varlık değerindeki artış oranı yüzde
50 olmuştur. Aynı dönemde, uçaklarla ilişkili ve ağırlıklı olarak ABD
Doları bazlı finansal kiralama borçlarındaki artış oranı da yüzde 56
gibi yüksek bir orandadır.”
***
THY’nin dış yükümlülükleri, döviz kuru alabora oldukça nasıl bir türbülansa yol açacaktır, bilinmez. Ama tek başına ithal akaryakıtın THY’yi nasıl morarttığı ilginç bir hikayedir. Toplam maliyetler içinde yüzde 35 payı
olan ithal yakıta 2008’de 1,4 milyar dolar ödeyen THY, büyüme ile
birlikte tüketim artınca 2011’de 2,4 milyar dolar harcamıştır. Ancak
ortalama ton başına birim fiyat 2008’de 1098 dolar iken 2009 ve 2010’da
600-700 dolarlara düştükten sonra 2011’de yeniden 1063 dolara fırlamıştır. Böyle olunca faaliyet giderleri içinde 2010’da yüzde 28 olan akaryakıtın payı 2011’de yüzde 35’e çıkmıştır.
Tek başına akaryakıt fiyatları bile THY’de ciddi bir türbülans
yaratıyor. Kurdaki yükselişin başına ettiği ve edeceği işleri varın siz
düşünün.
***
Dış kaynakla büyümesinin altında ezilip moraran THY’nin zarar yazmaya
başlarken yükü çalışanlara bindirdiği, uluslararası hukuka aykırı grev
yasaklamalarına gidişi ise nasıl bir acizlik içinde olduğunu gösteriyor.
THY, kifayetsiz muhteris kimliğini yansıtan büyümesini
gerçekleştirirken çalışanların nasıl sırtına bastığı , yine
verilerinden anlaşılmaktadır. 2007’de 10 bin 453 personeli ile 20
milyona yakın yolcuya, personel başına 3 milyon km. yakın uçuş hizmeti
veren THY çalışanlarının 2011’de sayıları 16 bine yaklaşırken iş yükleri
hızla arttı.
İş yükleri artarken gelirleri aynı ölçüde artırılmayan, esnek çalışma, taşeronlaşma gibi emek-karşıtı
süreçlerle maliyet düşürmeye yeltenen THY yönetimi, dışa bağımlı
büyümenin altında ezilmenin faturasını çalışanlara çıkarmaya
yelteniyor. Artan iş yüklerine karşılık gelirleri aynı ölçüde artmayan
çalışanlar, taleplerini toplu sözleşme görüşmelerinde dile
getirdiklerinde, olanlar oldu, uluslararası normlar hiçe sayılarak torba
yasalarla grev yasakları icat edildi. Hukuk hiçe
sayılarak cep telefonu mesajları ile tensikata gitmek gibi acizlikler
sergilendi. Çalışanlar, Çankaya’ya , “yasayı geri çevir” mesajları
gönderiyor ve şöyle diyorlar; “…bu grevi fiilen yasaklama maddesi
başta ILO’nun, 87. ve 98 sayılı sözleşmeleri olmak üzere Avrupa Sosyal
Şartı, BM Ekonomik, Sosyal Kültürel Haklar Sözleşmesi gibi birçok
sözleşmeyle birlikte Anayasa’nın 90. Maddesine de aykırıdır… Bu yasal
düzenleme Yüce Meclis İç Tüzüğüne aykırı, evrensel, demokratik değerlere
ve temel insan haklarına aykırıdır. Sizden dileğimiz; Ülkemizi AB
Parlamentosu, İLO, vb ülkemizin ulusal çıkarlarını ilgilendiren
uluslararası hukuk zemininde zor duruma düşürecek bu yanlış ve
hakkaniyetsiz düzenlemenin Yüce Meclisimize bir kez daha görüşülmek
üzere Yüce Makamınızca iadesini talep etmekteyiz”
Çankaya’daki AKP’li ne yapar bilemeyiz ama AKP
yanlış üstüne yanlış yapmaktadır. Bir dizi uluslararası sözleşmenin
bağlayıcı hükümleri AKP iktidarının ve THY kadrosunun eline ayağına
dolanacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder