Protesto mu ettin? Al sana 52 yıl! - Mehveş Evin

Son yılların en önemli davalarından biri olan “Ankara Hopa davası”, 9 Aralık’ta başlıyor. Bu dava çok önemli çünkü, her vatandaşın demokratik hakkı olan “protesto etme hakkı”nı ilgilendiriyor. Ne de olsa Hopa olayı ve protestolar çerçevesinde tutuklanan, çoğu üniversite öğrencisi 29 kişiye yönelik suçlamalar, yarın öbür gün en ufak bir protesto için de örnek teşkil edebilir.
Peki 31 Mayıs’ta, Hopa ve Ankara’daki olaylardan nasıl bugüne gelindi?
HOPA OLAYI: Başbakan Erdoğan’ın seçim konvoyu, miting için gittiği Hopa’da bazı göstericiler tarafından taşlandı. Polis, bunun üzerine HES protestosu yapanlara yönelik çok sert müdahalede bulundu. Başbakan’ın bir koruması otobüsten düşerek yaralanırken, Hopa’da da onlarca kişi yaralandı, gözaltına alındı, Lokumcu hayatını kaybetti. Hopa’da tutuklanan 16 kişiden yedisi hâlâ cezaevinde, yargılanmayı bekliyor.
ANKARA PROTESTOSU: Bu olaylar üzerine aynı akşam Ankara’da, KESK’in çağrısıyla bir protesto düzenlendi. Daha doğrusu düzenlenemedi. AKP İl Başkanlığı önünde yapılmak istenen basın açıklaması engellendi, polis müdahale etti. Göbeğine darp edilen, kalçası kırılan Dilşat Aktaş, öldü sanılarak yol ortasında bırakıldı. (Aktaş şimdi bu olayın mağduru değil, sanığı!) 54 kişi gözaltına alındı, bunlara ev baskınları da eklendi. Bugün Ankara’daki gösterilere katılan 22 kişi, tutuklu olarak yargılanmayı bekliyor. Ancak bu kişilerin gözaltında işkence ve cinsel tacize uğradıklarından bahseden pek yok.

Filistin’le dayanışma eylemi
SUÇLAMALAR NE?: Tutuklamalardan dört ay sonra açıklanan iddianamede “iktidara muhalefet etmek” ve “sol görüşlü olmak” suç kabul ediliyor. Deliller arasında 70’lerde toplama kararı alınan kitaplar, “olay yeri”nde bulunan flama boruları, tabip odası şemsiyesi, üniversitelilerin not defterleri, feminist politika dergisi yer alıyor. Ayrıca 79 yıllık Halkevleri, “silahlı terör örgütünün güdümünde” olmakla suçlanıyor.

HALKEVLERİ DARBESİ: İddianamede “ülke gündemi ile ilgili sürekli eylem ve etkinlik yapmak”la suçlanan Halkevleri’nin “yasadışı faaliyeti” arasında Filistin’le dayanışma ve Irak işgaline karşı eylemleri de sayılmış... Ayrıca yıllar önce takipsizlikle, beraatle sonuçlanan davalar bile dosyada. Buna göre Halkevleri’nden kitap almak, etkinliklerine katılmak da suç! 4 Nisan’da “kamu yararına dernek statüsü” kaldırılan Halkevleri, şimdi “terör odağı” muamelesi görüyor.
17 İLA 52 YIL: Özel yetkili savcılığın hazırladığı iddianamedeki suçlamalara göre, her sanık için 17 ila 52 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor. Davanın ilk duruşması, Ankara’da özel yetkili ağır ceza mahkemesinde görülecek. Davanın en çok tartışılacak zafiyetlerinden biri, iddianamenin emniyetin “bilgi notları” ve “kanaat yazıları”na dayanarak hazırlanmış olması.

Ankara Adliyesi’nin önünde
Protesto etmek suç mudur? HES’e karşı çıkan, yumurta atan veya parasız eğitim isteyen terörist midir? Bir şemsiye, “silah” olarak gösterilebilir mi? 12 Eylül dönemini aratmayan ev baskınlarıyla kitaplar, yayınlar, suç delili olabilir mi? Ya gözaltında kötü muameleye maruz kalan, işkence edilen kişilerin hakları ne olacak? Orantısız güç ve orantısız ceza (52 yıldan bahsediyoruz!) sorunu nasıl çözülecek?
Türkiye, adalet ve samimiyet sınavı verecekse bu soruların cevaplanması gerekiyor. Davanın başlayacağı 9 Aralık’ta Ankara Adliyesi’nin önünde toplanıp bu sorular sorulacak. Tabii polis, bir kez daha gaz ve copla engellemeye kalkmazsa...
milliyet.com alıntısıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder