Fidel Castro: G-20 Toplantısı

Havana, 06 Kasım 2011 (Prensa Latina) Küba Devrimi Lideri Fidel Castro'nun son yazısını okurlarımızla paylaşmaktan gurur duyarız.
G-20 Toplantısı
Yarın G-20 Toplantısı başlıyor, gezegendeki en gelişmiş ve en zengin ülkelerin toplantısı: ABD, Kanada, Almanya, Büyük Britanya, Fransa, İtalya, ayrı bir kurumsallık üzerinden katılmakta olan Avrupa Birliği, NATO’nun önde gelen müttefikleri Japonya, Güney Kore, Avustralya, Türkiye ile günde 9.4 milyon varil ham petrol üretimiyle Batılı ülkelerin hizmetinde olan Suudi Arabistan. Hepsi yanyana bir masada, diğer yanda ise artmakta olan ekonomik güç ve siyasi etkileriyle dünyanın çile çeken geniş yığınlarının tepkilerini dile getirme ehliyetine sahip Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu, Hindistan, Endonezya, Güney Afrika Cumhuriyeti, Brezilya, Arjantin ve Meksika.
NATO üyesi olan İspanya’nın sadece “davetli ülke” olduğunu hatırlatayım.
Bu toplantı büyük sanayi üreticileriyle hammadde sağlayıcıları arasındaki bir toplantıdır. Öyle ki Amerika kıtasının fethedilmesinden beş asır sonra Avrupalı sömürgecilerin gıda, hammadde ve enerji ihtiyacını sağlayan halklar eşitsiz bir ticaretin kurbanları olmuşlardır.
Tarihin bu karanlık dönemi Avrupa’daki barbar kabilelerin torunlarının Amerika kıtasını “keşfedip”, bu toprakları kılıç, arbalet ve arkebüzlerle fethettiklerinden beri sürmektedir.

Sanki Amerika toprakları 40 bin yıl boyunca insanlık tarihinin bir parçası olarak varolmamış gibi Batıdaki hayranları tarafından “kaşif” olarak adlandırılan bu kişiler, aslında Çin ile Avrupa arasında daha kısa ticaret yolları aramaktaydılar.
İpek Yolunun kaynağında bulunan Çin ise Avrupa’daki aristokrasi ve yükselmekte olan burjuvazi tarafından beğenilen çok sayıda ürünün kaynağı olmanın yanısıra çok gelişmiş bir uygarlığa, yazılı edebiyata, yüksek bir sanat anlayışına, ileri bir sanayi ve tarıma, güçlü bir askeri-siyasi yapıya ve yüzbinlerce askerden oluşan devasa ordulara sahipti.
Küba açıklarında batmak üzere olan Kolomb kaza eseri karaya çıkar. Adamıza İspanya kralı adına el koyduğunu ilan eder. Gerçekten amacı olan Çin topraklarına ayak bassaydı yine böyle mi yapacaktı acaba? Yaptığı bu yanlışlık yarıküremizde onmilyonlarca insanın hayatına mal olacak, Avrupa saraylarındaki masalarındaki masalarında Papa’nın himayesinde imzalanan antlaşmalarla* Amerika kıtası Portekiz ile İspanya arasında pay edilecektir.
Ünlü Amerikalı ressam Oswaldo Guayasamin’in de belirttiği gibi altın ve gümüş elde etmek için girişilen fetih ve katliam 70 milyon insanın hayatını etkileyecektir.
Kara Afrika halkları da bugün artık bu fetihin milyonlarca Afrikalı ataları için köle olarak satılmak dahil olmak üzere ne anlama geldiğini anlatabilir.
Cannes’da toplanarak multi milyon dolarlık servete sahip oligarşinin temsilciliğini yapan devlet ve hükümet başkanları, dünyadaki geri kalan 6 milyar insanın onurlu bir şekilde hayatlarını sürdürmeleri için yapılacak konuşmalarda bu geçmişi de dikkate almalıdır.
Bu ülkeler tekel olarak ellerinde tuttukları ileri teknoloji, pazar payı, patentler, bankalar, basın yayın kuruluşları, ulaşım araçları, siber dünya hakimiyeti ile dünya halklarını kandırmanın mümkün olduğunu düşünmekteler.
Bugün dünya nüfusunun 7 milyarı geçtiği bir sırada dünya nüfusunun 7’de 1’ini temsil eden bu devletler, insanlığın geleceğini tehlikeye atacak şekilde davranışlar içindedirler; ayrıca Avrupa ve ABD’deki gösterilere bakılırsa bu ülke halklarının da kendi hükümetlerinden ne kadar memnun oldukları görülebilir.
Kyoto Antlaşmasını imzalamayı reddeden başta gelen ülkenin ABD olduğunu kim unutabilir? Gözümüzden önünde gerçekleşmekte olan iklimsel felaketin durdurulması için artık zamanımızın kalmadığını söylemeye gerek var mı?
Geçtiğimiz 28-29 Ekim tarihlerinde yapılan başka bir toplantıdan bahsetmek istiyorum. Latin Amerika Ülkeleri Devlet ve Hükümet Başkanları Toplantısı. İspanyol ve Portekiz istilacılarının baskı ve zulmüne göğüs germek zorunda kalmış olan ve gelir paylaşımında en adaletsiz seviyelerde yer alan halkların temsilcileri.
Küba Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez Parrilla, Paraguay’da yapılmakta olan toplantılara katılmak için o sırada Küba’nın maruz kaldığı ablukanın görüşüldüğü New York’daki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndan çıkıp geldi. Toplantılarda Avrupa Birliği’ni sarsmakta olan kriz asıl gündem maddesiydi.
Portekiz’in yeni göreve gelen başbakanı ise Avrupa Birliği’ne veryansın ederek Yunanistan ekonomisinin kurtarılması için yapılan ekonomik yardımların büyüklüğüne dikkat çekti. Bu ülkeye yardım öngörürken kendi ülkesi Portekiz iflas edecek, İtalya’ya yardım edilemeyecek ve sonrasında Fransa bilinmezliğe doğru çekilecekti.
Portekiz ve İspanyol liderlere göre Yunanistan ekonomisine vaad edilen yardım sebebiyle kriz daha uzun vadeye yayılacak ve 1929 Krizinden daha derin olacaktır.
Bu sabah haber bültenlerindeki aşırı yağmur haberlerine dikkatinizi çekmek isterim. Dünyadaki en büyük pirinç üreticisi olan Tayland’da aşırı yağmurlar nedeniyle hasadın 25 yerine 19 milyon ton olması bekleniyor.
Öte yandan Çin bakır üretimini 5 milyon ton artırıyor.
ABD, IMF’deki hakimiyetini bırakmadığı gibi Çin’in talebi olan kendi para birimi Yuan’ın değişim aracı olması önerisini reddediyor. Bu tiranlık daha ne kadar sürecek?
İşte bu süzgeçlerden geçirerek yorumlamalıyız G-20 Toplantısında söylenen her sözü.
Fidel Castro Ruz
2 Kasım 2011
20.54
---
*Çevirenin notu: 1494 Tordesillas Antlaşması
PLT-OE-06112011
PRENSA LATINA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder