Hüsnü Mübarek, 30 yıl yönettiği Mısır’da halk tarafından devrildi. Mısır halkı şimdi modern Mısır tarihinin yeni bir aşamasını yazmakla meşgul.
Birkaç gün içinde Mısır’ın yeni bir başkanı olacak. Bu başkan, Mübarek ya da onun oğullarından biri olmayacak.
Halk korku duvarını yıkıp “bu düzeni yıkmak istiyoruz” sloganıyla Mısır sokaklarına çıktı. Politik sistemin başı Mübarek’i devirerek kavganın ilk raundunu kazandı. Ancak bu, eski düzenin yıkıldığı ve yeni bir düzenin kurulduğu anlamına gelmiyor. Şu durumda ancak politik sistemin güçlü bir şekilde sarsıldığından ve sallantıda olduğundan söz edilebilir.
Mısır’da pek çok güç, sürecin karşıdevrimin çıkarları doğrultusunda ilerlemesi için devrime müdahale etti. Bu güçler iki temel gruba ayrılabilir. Birincisi, ordu ve politik İslamcı partiler. İkinci grup ise ABD ve onun müttefiklerince (Dünya Bankası ve IMF dahil) temsil edilen yabancı güçlerdir.
Ordu, yeni başkan kanalıyla hükümet üzerindeki kontrolünü muhafaza etmek istiyor. Çünkü bugüne kadarki bütün başkanlar (Cemal Abdül Nasır, Enver Sedat ve Hüsnü Mübarek) eski ordu komutanları arasından çıkmıştı.
Bir zamanlar Sedat’ın müttefiki olan ancak sonradan anlaşmazlığa düşüp onu öldüren, sonra Mübarek’in müttefiki olan ve yine anlaşmazlığa düşen, Mübarek son günlerini yaşarken onunla müzakere kapılarını zorlayan Politik İslamcı partiler Mısır’ı yönetme hayaline erişmek istiyorlar. Mübarek’in devrilmesinin ve Yüksek Askeri Konsey’in (SCAF) kontrolü ele almasının ardından yaşanan pek çok gelişme SCAF ve politik İslamcı partiler arasında iktidarı paylaşmaya dönük bir tür anlaşma olduğuna işaret ediyordu. Politik İslamcı partiler parlamentoyu, SCAF da başkanlığı aldı. Ancak şimdi görülüyor ki bu anlaşma artık yürümüyor ve bu yüzden de iki grup arasındaki gerilim açığa çıkıyor.
Öte taraftan, çıkarları egemen sınıf tarafından güvence altına alındığı sürece dış güçler Mısır’ı kimin yöneteceğini dert etmiyor. Bu da dış güçlerin Sedat’tan SCAF’a kadar Mısır egemen sınıflarını neden kesintisizce desteklediklerini açıklıyor.
Burada iç ve dış güçlerin çıkarlarının kesişmesi ile karşılaşıyoruz. Mısır, “Arap dünyasının çarpan kalbi”ni temsil eder. Bu nedenle de Mısır’ın kontrolünü kim elde ederse, Arap dünyasını ve bu dünyada gelişen süreçleri etkileme şansı daha büyük olur.
Halk, Nasır’dan Mübarek’in devrilişine kadarki baskıcı politik sistem tarafından yaratılan korku duvarını yıktıktan sonra, ülkelerini yönetecek başkanı seçmeye dair sözünü söylemek istiyor. Bu, İslamcılar için laiklere karşı, devrimciler için ise Mübarek dönemi bakanlarına karşı bir mücadele. Daha doğrusu bunların taamamı arasındaki bir mücadele, çünkü bunların arasında net ittifaklar yok ve bu durum başkan adaylarının programlarından da anlaşılabilir. Seçmenlerin yüzde 50’sinden fazlası, kendi taleplerini temsil edebileceğini düşündükleri bir başkan için oy verdi. 13 kişiden yanlızca birini seçiyorlar. Her seçmen Mısır’ın başkanı olarak görmek istediği adayı seçti. Sonuçlara herhangi bir hile karışmasını önlemek için sıkı önlemler alındı. Bu önlemlerden birine göre, her oy verme merkezindeki seçim komitesi oyları sayacak, sonra da oy sayıları Yüksek Başkanlık Seçimleri Komitesi’ne gönderilecek. Bu komitenin görevi, oy kullanma merkezlerinden gelen sayıları eklemekle sınırlı. Bu, seçim sürecine güvenilirlik katan ve aynı zamanda seçmene de güven veren önlemlerden biri.
Adayların, Başkan olabilmek için toplam oyların yarıdan fazlasını alması gerekiyor. Eğer bu yüzde oranı yakalanamazsa yeni bir seçim turuna gidiliyor. Adaylar arasındaki yüksek rekabete bağlı olarak, pek çok araştırma yeni bir seçim turuna gidileceğine işaret ediyor.*
Yüzde 50’nin üstü kimi seçecek?
İslamcı adaylar:
Abed Moniem Aboul Futuh: (60 yaşında, doktor) Geçen yıla kadar Müslüman Kardeşler’de üst düzey bir yöneticiydi. Ancak partiden onay almadan başkanlık için aday olmaya karar verince atıldı.
Futuh, Arap Tabipleri Birliği’nin başkanı ve kendini, Hıristiyanlar da dahil bütün Mısırlıları birleştirebilecek bir ılımlı İslamcı olarak tanımlıyor. Seçime bağımsız olarak katılıyor.
Muhammed Mursi: (61 yaşında) Müslüman Kardeşler’in Özgürlük ve Adalet Partisi’nin lideri. Partinin diskalifiye olan adayı Hayret el Şatır’ın yerini aldı. Mühendislik profesörü olan Mursi, Hıristiyanlara zarar vermeden Şeriat’ı uygulama vaadinde bulunuyor.
Muhammed Selim el Awa: (70 yaşında) İslamcı hakim, Uluslararası Ulema Birliği’nin eski başkanı. Geçtiğimiz yıllarda Kıpti meselesiyle ilgili tetiklediği tartışmalara rağmen kendisini ılımlı İslamcı olarak sunuyor.
Abdullah el Aşal: (67 yaşında) Ultra-muhafazakar Selefi parti üyesi, bir eski diplomat. Müslüman Kardeşler’in adayı Hayret el Şatır lehine adaylıktan çekilmişti.
Solcu adaylar:
Hamdeen Sabbahi: (58 yaşında) Politik yaşantısı bir üniversite öğrencisiyken, Sedat’a karşı geldiği ve bu nedenle hapse atıldığı dönemde başladı. O zamanlar yaşı en küçük politik mahpustu. Kendini İsrail karşıtı bir devrimci, pan-Arap savunucusu ve yoksulların destekçisi olarak sunuyor ve bağımsız olarak yarışıyor.
Abu-Ezz el Hariri: (66 yaşında) Yıllar boyu bir muhalefet hukukçusu olarak tanındı. Mevcut parlamentonun bir üyesi olarak sosyal adaleti savunuyor, yolsuzluğa karşı mücadele ediyor ve emekçilerin haklarını destekliyor. Halkçı Sosyalist Koalisyon Partisi tarafından aday gösterildi.
Hişam el Bastwisi: (61 yaşında) Tagammu Partisi’nin adayı. Mübarek yönetimi yıllarında yolsuzluklara ve seçim hilelerine karşı açık sözlü eleştirileriyle biliniyor.
Mübarek kadroları:
Amr Musa: (75 yaşında) Diplomat. Mübarek’in dışişleri bakanı olarak görev yaptı ve 2000’de 10 yıllığına Arap Birliği Başkanlığına getirildi. Mısır’da dinî olmayan bir devletin kurulmasını destekliyor ve kendini dış dünya ile sıkı bağları olan deneyimli bir devlet adamı olarak sunuyor.
Ahmet Şefik: (70 yaşında) Mübarek yönetiminin son günlerinde başbakanlığa atanan eski general.
Liberal adaylar:
Halit Ali: (40 yaşında) Hukukçu ve insan hakları eylemcisi. Sosyal adaleti ve devlet kuruluşlarının daha fazla rol almasını savunuyor.
Hüssam Hayrullah: (67 yaşında) Yeni kurulan Demokratik Barış Partisi’nin adayı.
Bunlardan biri Mısır’a başkan olacak. Mısır’ı yüz yüze olduğu meydan okumalardan kim kurtaracak? Şeriatı uygulayıp geri kalanı aynen korumak isteyen İslamcı aday mı? Mübarek politikalarını sürdürecek olan Mübarek kadrolarından aday mı? Devrimin hedeflerini koruyacak olan bir değişim planı olan solcu aday mı?
Mısır'ın yeni başkanı -Ahmad Dirki adlı yazısı
[İngilizce orijinalinden Sendika.Org tarafından çevrilmiştir]
* Yazı, ilk tur henüz sonuçlanmadan önce kaleme alınmıştı. İlk tur sonuçlarına göre seçimler ikinci tura kaldı. Seçimin ikinci turunda Mursi ve Şefik yarışacak.
Mısır'da Seçimler Yapıldı...
Mısırlılar ilk defa başkanlarını kendi oylarıyla belirlemek için sandığa gitti. İslamcılar güç kaybederken, Mübarek kalıntıları ve sol ise sürpriz iki çıkış yaptı. Müslüman Kardeşlerden Musri oyların yüzde 25,3’ünü, asker kökenli Şefik 24,9’unu alırken, sol-Nasırcı Sabbahi yüzde 22 ile sürpriz bir çıkış yaptıKatılımın yüzde 40 civarında kaldığı Mısır başkanlık seçimlerinde en çok oyu alan ilk iki aday Müslüman Kardeşlerin adayı Muhammed Mursi´yle Mübarek döneminde kısa bir süre başbakanlık yapan eski Hava Kuvvetleri Komutanı Ahmed Şefik oldu. Bu iki aday 16-17 Haziran´da yapılacak ikinci turda yarışacak ve yüzde 50’yi geçen aday başkan olacak. Seçimin kesin sonuçları ise Salı günü açıklanacak.
Parlamento seçimlerinde Selefilerle birlikte toplamda yüzde 70 oy alan İslamcılar, bu kez toplamda yüzde 50’nin altında kalarak büyük ölçüde güç yitirdiklerini açığüa vurdular. Sonuçlar Mübarek kalıntılarının da toparlandığını ortaya koydu.
Mübarek’in devrilmesinin ardından yönetimi birlikte elinde tutan ordu ile Müslüman Kardeşler arası bu başa baş yarışın, iki egemen güç arasındaki gerilimin daha da görünür hale gelmesine yol açacağı yorumları yapılıyor.
Solun sürprizi
Öte yandan sol-Nasırcı Hamdeen Sabbahi, oyların yüzde 22’sini aldı. LKP’den Ahmad Dirki’nin anlatımıyla, “Sabbahi’nin politik yaşantısı bir üniversite öğrencisiyken, Sedat’a karşı geldiği ve bu nedenle hapse atıldığı dönemde başladı. O zamanlar yaşı en küçük politik mahpustu. Kendini İsrail karşıtı bir devrimci, pan-Arap savunucusu ve yoksulların destekçisi olarak sunan bağımsız bir sol aday olarak yarışa girdi.”
Toplamda yüzde 50’nin altında oy alan Mursi ve Şefik dışındaki adayların elendiği ilk tur sonuçları en çok 3. ve 4. oyu alan solcu Sabbahi ve İslamcı Aboul Futuh’un taraftarlarınca protesto edildi. Eski rejimin kadroları ile Müslüman Kardeşler arasında seçim yapmaya zorlanan liberaller, laikler, solcular ve muhalif İslamcılar iki kötü seçenek arasında sıkışmaktan şikayetçi.
Ahmad Dirki: Lübnan Komünist Partisi dış ilişkiler bürosu üyesi. Dirki, pek çok kez konferans ve forumlara katılmak üzere Türkiye'de bulunmuştur.
5deniz.net ve Sendika.org 'dan derlenmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder