1 milyon bina yıkılacak

Metin CAN
26.09.2010
Kentsel dönüşüm projelerinde bireysel itiraz hakkı kalktı, belediyelere süper güç verildi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi de 1 milyon binayı ilgilendiren ve İstanbul haritasını değiştirecek 30 proje için düğmeye bastı
İstanbul'da binlerce evin yıkılacağı tahmin edilen olası bir depreme karşı planlanan hazırlıkların önündeki son engel de ortadan kalktı. Kentsel dönüşüm için start veren Büyükşehir Belediyesi'nin, evlerin depreme dayanıklı hale gelmesi, birçoğunun ise yıkılıp tekrar inşa edilmesi için hazırladığı projelere yönelik yasal düzenleme temmuzda tamamlandı ve resmen yürürlüğe girdi. Belediye Yasası'ndaki 'Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanları' başlıklı kanun, İstanbul'da 1 milyon binanın yıkılıp yeniden yapılmasının önünü açtı. Toplu Konut İdaresi (TOKİ) ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) beş yıldır beklediği bu değişiklik ile dönüşüm projelerinde yaşanan yetki karmaşası sona erdi. Ayrıca belediyelerin deprem riski nedeni ile dönüşüm bölgesi ilan ettiği bir alana konut sahiplerinin bireysel itiraz hakkı da kalktı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi referandum sonrası ilk gündem maddesine rafta bekleyen kentsel dönüşüm projelerini aldı. SABAH'ın ulaştığı bilgilere göre planlanan projelerin hayata geçmesi durumunda İstanbul adeta yeni bir haritaya sahip olacak. Öncelikle deprem riski yüksek bölgeler, gecekondular ve kaçak binalar yıkılarak, yerlerine depreme dayanıklı modern yerleşim alanları inşa edilecek. Belediyenin kasasındaki çalışma 1 milyona yakın binayı kapsıyor.

DEVRİMCİ GENÇLİK MÜCADELESİ ÜZERİNE

 Ülkemiz gençliği bugün tam bir ideolojik keşmekeş, ciddi bir örgütsel dağınıklık ve kesintili, cılız bir eylemlilik içerisindedir. Bu durum ideolojik-politik netliğe kavuşmuş bir gençlik mücadelesi perspektifinin ve hareketinin eksikliğini sancılı bir biçimde hissettirmektedir.

12 Eylül döneminde doruk noktasına ulaşan depolitizasyon uygulamalarının etkileri günümüzde de hala sürmektedir. Açık faşizmin her çeşit kitle pasifikasyonu yöntemi ve yoğun bir terör ve demagoji kampanyası ile teslim almaya, sindirmeye, etkisizleştirmeye çalıştığı toplumsal muhalefet içinde yer alan geniş gençlik yığınlarının da diğer halk güçleri gibi politikadan uzak tutulması doğrultusunda önemli başarılar kazanılmıştır. Bugün geniş gençlik kitlelerinde ülke sorunları ile ilgilenmeyen, kendi sorunlarını bile sahiplenmeyen bir bakış açısı etkilidir. Solu etkisizleştirme programı en çarpıcı yöntemlerle gençlik içinde de uygulanmıştır. Kendisine gençliğin öncüsü misyonunu yükleyen değişik görüşteki siyasi gruplardan hiçbiri henüz bütünüyle bu politikaları geçersiz kılacak imkan ve araçları, alternatif politikaları ortaya koyabilmiş değildir. Mevcut öğrenci dernekleri bile gerçek anlamda birer kitle örgütü olma özelliğini kazanamamış durumdadır ve pratikte bunlar esas olarak yalnızca gençliğin politikleşmiş, en ileri unsurlarını barındırabilmektedir. İyi niyetli birçok unsur yaşanan boşluğun farkına varmakta fakat yine de mücadeleden uzak durmaktadır. Ve bu uzak duruşta yasal derneklere hala yasadışı örgüt işlemi yapılması ve bunun kitlelerde yarattığı tedirginlik kadar, yine bu derneklerin kitlelerin gözünde henüz yeterli bir meşruiyet (güvenilirlik) kazanmamış olmalarının da payı bulunmaktadır.

1 MAYIS MAHALLESİ

2 EYLÜL DİRENİŞİ
Beş değil on iki kişi
Gecekondu şehitleri
İki Eylül direnişi
Gecekondu şehitleri

Panzerlere karşı taşla
Savaştılar canla başla
Kurşun karşıladı döşle
Gecekondu şehitleri

DÜNYA TARİHİNDE İLGİNÇ OLAYLAR

YÜRÜYÜŞ İÇİN YANLIŞ YOL SEÇERSEN
Makedonya Kralı Philip'in MÖ 4. Yüzyılda Ölümü

Makedonya Kralı Philip hükmettiği yıllar boyunca kötü ününden ve ileri derecedeki aşağılık kompleksinden çok çekti. Krallığını, Yunan dünyasında hatırı sayılır güçlerden biri haline getirmiş olmasına rağmen, Korintliler, Atinalılar ve Spartalılar gibi güneydeki daha kültürlü komşuları kendisini ve arkadaşlarını hep vahşi, dağda yaşayan barbarlar olarak gördü. Kişisel geçmişi ve görünüşü de yüksek yerlerde saygı görmesine yetmiyordu. Öncelikle ordusunu savaş alanına kendi götüren askeri bir liderdi.

Bunun sonucu olarak da birçok yerinden yara almıştı. Aldığı kötü darbelerden biriyle bir gözünü kaybetmiş ve bir mızrak darbesiyle de baldırından yaralanmıştı. Bu yaraların ikisi de doğru düzgün iyileşmeyip sürekli irin akıtıyorlardı. Özellikle bacağından çok kötü bir koku geliyordu. Ayrıca dedikodulara göre, tahtı ele geçirebilmek için anne katili olarak affedilmez bir suç işlemişti.

Otomatik Portakal - İZLE

''LİNK YENİLENMİŞTİR''
Yönetmen : Stanley Kubrick
Senaryo : Anthony Burgess
Oyuncular : Malcolm McDowell, Patrick Magee, Michael Bates, Warren Clarke, John Clive
Filmin Türü : Psikolojik, Gerilim
Orijinal Adı : A Clockwork Orange
Yapım Yılı : 1971
Yapım Ülkesi : Ingiltere
Orijinal Dili : Ingilizce
Gelecegin Britanyasinda, ilaç bagimlisi bir çete her gece siddet gösterilerinde bulunmaktadir. Adam dövüp, hirsizlik yapip insanlara tecavüz etmektedir. Bir gece çetenin basi Alex digerleri tarafindan polise ihbar edilir. Hapse giren Alex'in cezasini hafifletmesi için önünde bir seçenek vardir: Bir deneye tabi tutulmak. Sonrasinda Alex'in hayati tümüyle degisecektir.

Büyük koyun imparatorluğu- Aziz Nesin


Tarihin bir döneminde, kurtlara av alanı kalmamıştı. Çünkü, hayvanların kralı sayılan aslan, kaplan, pars vb. gibi güçlü ve yırtıcı hayvanlar, dünyanın av alanlarını kendi aralarında bölüşmüşlerdi. Kurtlara, avlanacakları alan bırakmamışlardı. Her ne denli kurtlar da yırtıcı hayvanlarsa da, aslan, kaplan, pars denli güçlü değildiler. Buyüzden kurtlar, aslanların, kaplanların egemen oldukları alanlara giremiyor, oralarda avlanamıyorlardı. Böyle olunca da geçim sıkıntısı çekiyor, aç bile kalıyorlardı. Kurtların, bu sıkıntılı durumlarına bir umar bulmaları gerekiyordu. Bunun için de kurtlar büyük bir kurultay düzenlediler. Bu kurultayda, nasıl bir umar bulacakları konusunda, aralarında konuşup görüştüler, tartıştılar. Sonunda, kendi bilginlerine danışmaya karar verdiler. Yaşlı bir kurt bilgin, kurtların kurultayına gelerek şöyle konuştu:
— Çok sevgili kurt kardeşlerim, eştürlerim! Aslan, kaplan ve benzeri hayvanlar sömürgecidirler. Bu büyük sömürgeciler, dünyanının en verimli yaşam alanlarını kendilerine ayırmışlardır. Dünyaya egemen olmuşlardır. Biz kurtlara yer bırakmamışlardır. Bizler de yaşam alanı istiyoruz. Ama boş yaşam alanı kalmamıştır. Oysa biz kurtlar da yırtıcı güçlü, üstelik de akıllıyız.

TOKİ'nin hedefi; 180 bin konut SALDIRIYA DEVAM...

Gelecek 5 yıllık dönemde tüm büyükşehirlerde kentsel dönüşüm projesi başlatmayı hedefleyen TOKİ, yenileme projesi başlatılmayan tüm il merkezlerinde de birer adet dönüşüm projesini hayata geçirecek

TOKİ-Belediye işbirliğiyle İstanbul, Ankara, İzmir, Trabzon, Denizli, Erzincan, Samsun, Kocaeli, Erzurum, Kars, Bursa, Diyarbakır, Gaziantep, Ağrı, Uşak ve Adana başta olmak üzere 56 ilde yürütülen Gecekondu Dönüşüm projeleri kapsamında 119 bin konutun yapımı devam ediyor.
Gecekondu dönüşümü kapsamında 31 bin konutu tamamlayarak hak sahiplerine teslim eden TOKİ, protokol çalışmaları devam eden konularla birlikte 180 bin konut rakamına ulaşacak.
Gecekondu dönüşüm projelerinde belediyelerle ''etkin işbirliği'' içerisinde hareket etmeye özen gösteren TOKİ, bölgesel ve siyasi ayrım yapmadan proje getiren bütün belediyelerle ortak çalışma yürütüyor. İzmir-Kadifekale'de yıkımlar başlamadan önce Uzundere'de 3 bin 84 konutu tamamlayarak hak sahiplerine teslim eden TOKİ, bin 56 konut ve 950 dükkan yapımını içeren Uşak-Tabakhane bölgesinde de yıkımlara başladı.

İşgâl Edilen Bir Okuldan... GÜNEŞ ÇELİKKOL

Puan sokağındaki 480 numaralı binanın kapısından girdiğimizde başka bir dünyaya çıkıvermiştik sanki...

Burası, Buenos Aires Üniversitesi'nin Felsefe ve Edebiyat Fakültesiydi kuşkusuz. Ancak, 1968 Mayıs'ındaki Paris Üniversitesi'ni konu alan bir filmin setine düştüğümüz söylense, buna inanmamız da güç olmazdı.
Fakülte binâsı Troçki ve Mao resimli posterlerin yanı sıra, duvardan duvara, kürtajın yasallaştırılmasını, eşcinsellerin özgürlüğünü, ekonomik krizin bedelinin sermaye sınıfına ödetilmesini ve devrimci fikirleri savunan afişlerle doluydu. Bir de, hafta sonu düzenlenecek türlü festivalin ilânıyla. Bunlardan birini arkadaşlarıma gösterdim ve "Bahsettiğim işte buydu..." dedim, "Cumartesi akşamı başlayacak ve pazar sabahına kadar sürecek."
Fakülte duvarlarında Venezuella başkanı Hugo Chavez'in, Bolivya lideri Evo Morales'in ya da Arjantinli Peronist liderlerin resimleri göze çarpmıyordu. Kurulan dergi, kitap ve bildiri standlarında da...
Öğrencilik çağını geride bırakmış bizler, bir soğuk içecek alıp, kararan havaya karşın canlılığından hiçbirşey kaybetmemiş avluya çıktık. Aramızda ufak tartışmalara tutuştuk. "Chavezci Naziler", "Moralesçi Faşizm" gibi ifadelerle birbirimizi iğlenemekten de kaçınmadık doğrusu.