BÜTÜNLEŞTİRMEDEN TEKTİPLEŞTİRMEYE
MUSTAFA KEMAL’İN MİLLİYETÇİLİK SÖYLEMİ[1]
(1919-1938)
“Hiçbir şey bize ezilenlerin milliyetçiliği ile ezenlerinkini,
kurtuluş milliyetçiliği ile fetih milliyetçiliğini
kayıtsız şartsız özdeşleştirme hakkını vermez.”[3]
GİRİŞCumhuriyet dönemi siyasal yaşamında Kemalizm’e doğrudan ya da dolaylı bir göndermede bulunmadan siyaset yapmak, neredeyse mümkün olmamaktadır. Bu durum, Parla’nın (1994: 13, 15) da işaret ettiği gibi yalnız devlet, iktidar bloğu ve resmi siyaset katıyla sınırlı değildir; toplumsal yaşamın her alanında, sağduyu eseri ve kamuya yararlı sayılan tutumların, görüşlerin ve açıklamaların parametresi ve gerekçesini oluşturmada da kendini göstermektedir. Kemalizm, bir yandan, resmi siyasetin ve siyasal iktidarın otoritesini dayandırdığı bir meşruiyet formülü ve miti; öbür yandan genel olarak kamunun kabul ettiği bir meşruiyet normudur. Dolayısıyla Kemalizm’e referans, Kemalizm’in sınırlarını zorlayan ve bu sınırların dışından siyasi faaliyet yürüten çevreleri de etkileyen bir söylemsel zorunluluk gibidir.